Komünist teori (en bilimsel, devrimci ve sistemli formu Marksizm) bir bütünsel düşünceler sistemi olarak insanlığın düşünsel evriminin en ileri aşamasını temsil eder. Komünist teori, burjuva toplum teorisini aşmıştır.

Komünizm düşüncesi Marx ve Engels'le birlikte, gerçek bilimsel ve devrimci niteliğine kavuşur. Marx ve Engels öncesi dönemde de filozoflar, komünizmi çeşitli yönleriyle bir düşünce olarak geliştirip, katkı sundular. Feuerbach, Hess, Fourier... gibi düşünürler bu alanda ilerlemeler sağladılar. Marksizm öncesi komünizmin temel dayanak noktaları din-karşıtlığı ve politikaydı. Bu dayanaklar üzerinden dönemin gerici burjuva otoritelerine karşı eleştiriler geliştirip, her alanda gruplaşıyorlardı. Ancak ortaya konulan -birkaç bireysel “girişimi” saymazsak- çeşitli düşüncelerden öteye geçmiyor, komünizmi pratik olarak uzak görüyorlardı. Düşünsel -düşüncenin çeşitli alanlarında- çabalardan oluşuyordu. Bu da genel olarak burjuva teorinin özel mülkiyet fikrinin sınırlı, ütopik ve eksik -dolayısıyla pratik olarak sonuçsuz kalması muhakkak- eleştirisinden başka sonuç vermiyordu. Yine de dönemin verili en ileri düşünce formları, Marx ve Engels'in devrimci öğretisi -bilimsel sosyalizm; bu çıkış zemininin, en bilimsel ve devrimci eleştirisinin, ondan tam kopuşun eseridir.

Marx, daha 1844'te, erken dönem yazılarında, komünizm fikrinin, burjuva teori ve özel mülkiyet fikri karşısında ileri bir düzey yakaladığını yazar. “Tarihsel hareketin sınırının olduğu kadar, ereğinin de bir bilincine ve bu hareketi aşan bir bilincine ermiş bulunmamızı gerçek bir ilerleme saymalıyız” (1844 Elyazmaları) Bu ilerleme, marksizmin kendisinden önceki bütün düşüncelerden tam kopuşu; bağımsız, bilimsel ve işçi sınıfının devrimci öğretisi olarak ortaya çıkışı ile burjuva teori üzerindeki mutlak üstünlüğüne dönüştü. Bununla, Marksizm, proletaryanın burjuvaziye karşı verdiği devrimci sınıf savaşında en etkin silahı konumuna geldi.

Marksizmin kuramsal gücünün anlaşılması, bu devrimci öğretinin gelişiminin, yine onun eseri olan materyalist diyalektik yöntemle irdelenmesine bağlıdır.

Marksizmin kuramsal gücü onun doğru olmasından geliyor. (Lenin) Doğru, her zaman somuttur, dolayısıyla marksizm somut olandan, nesnel olandan hareket eder. Diğer yandan, marksizmin kuramsal zeminleri nelerdir? Doğal olarak, Marx ve Engels'in çağının en ileri düşünsel birikimi ve ürünleridir bu zeminler. Bunlar, Alman klasik felsefesi, İngiliz ekonomi-politiği ve Fransız ütopik sosyalizmidir. Marksizm, dünyanın en ileri ülkelerinin bu üç alandaki birikimlerinin mirasçısıdır. Bu hareket noktaları yani felsefe, ekonomi-politik ve toplumsal alandaki görüşler bir öğretinin, onu ayakta tutan strüktürleridir. Marksizm, çağının en ileri düşünsel (teorik) evresini temsil eden bu üç dayanak noktasından hareket etmiştir. Bununla, marksist öğreti, insanlığın diğer düşünsel evrelerini de içinde doğal olarak taşıyan çağının en ileri düşünsel zeminlerinden yola çıkmıştır.

Marksizm, bir komünizm öğretisi olarak, toplumsal gelişimin nesnel yasalarının bilimidir. O, geçmişte toplumun çeşitli aşamalarının özsel devinimini (“tarihsel hareketin sınırının ve ereğinin bilinci”), bugün verili koşulların hareketini ve bu koşulların ileriye/geleceğe dönük eğilimini (“bu hareketi aşan bilinç”) nesnel yasalarla ortaya koyar. Dolayısıyla toplumsal dönüşümün devindirici misyonunu yüklenen proletaryaya, bu tarihsel misyonun en ileri ve tam bilinci, marksizm yol gösterir. Kuramsal ya da gerçek alanda, proletarya burjuvaziye, sınıf hasmına en güçlü silahıyla, marksizmle karşı koyabilir.

Komünist teorinin, özel mülkiyet fikri ve burjuva teori karşısındaki üstünlüğünden bahsediyoruz. Son 150 yıllık zaman dilimi içinde bu mutlak üstünlük teorik olarak yeniden ve yeniden kanıtlandı. Bu bir başarıdır, ancak toplumun gerçek dönüşümü demek değildir. Bu henüz teorik alanda bir zaferdir. Oysa toplum esas olarak gerçek yaşamda, pratik olarak dönüştürülebilir. Geçen yüzyıl teorik zaferin, pratik zaferle taçlandığı deneyimlere sahne oldu. Bunlar toplumun devrimci dönüşüm deneyimleriydi.

Marksizm; proleter bir felsefe, proleter ekonomi-politik, proleter bir sosyal bilim ve bunların hepsi olarak kuramsal olduğu kadar, proletaryaya, özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasının, komünizme geçişin yol ve yöntemlerini gösteren bir eylem kılavuzudur aynı zamanda. Teori olduğu kadar, pratiktir. Bütünseldir.

Burjuva toplumun yerle bir edilip, komünizme geçilmesi proletaryanın bu teoriye dayanarak gerçekleştireceği tarihsel eyleme bağlıdır.

“Özel mülkiyet fikrini kaldırmak için, düşünülmüş komünizm bütünüyle yeter. Gerçek özel mülkiyeti kaldırmak için, gerçek bir komünist eylem gerekir.” (Marx)

Marksizm, tarihsel gelişmenin bir sonucu olarak, özel mülkiyet toplumunun yerini daha ileri, daha gelişkin, daha insani bir toplum olan komünizme bırakacağını kanıtladı. Bununla, özel mülkiyet düzeninin geçici yani tarihsel bir toplumsal düzen olduğunu ortaya koydu. Ancak bu toplumsal dönüşüm, kendiliğinden gerçekleşmez, bu dönüşüm teorik değil, pratiktir; gerçek bir eylem sonucu gerçekleşir. Bu eylem, işçi sınıfı yani tarihin en devrimci sınıfı tarafından gerçekleştirilir. Burjuva toplumsal düzen, proletaryanın gerçek eyleminin sonucunda aşılacaktır.

“Fikirler, belirli bir tarihsel durumu aşamazlar, onlar sadece bu duruma uygun düşen fikirleri aşabilirler. Gerçekte fikirler hiçbir şeyi gerçekleştiremezler. Fikirleri gerçekleştirmek için, ellerinde gerçek güçler bulunan insanlar gerekir” (Marx)

Proletarya, çetin savaşımlardan geçerek fikirlerini gerçekleştirebilir. Marksizm, proletaryanın, burjuvaziye karşı sınıf savaşının teorisidir. Proletarya, kendisinin ve tüm insanlığın özgürlüğünü bu devrimci teoriyi, gerçek yaşamda eyleme dönüştürerek gerçekleştirebilir.

Teorik alanda olduğu gibi, pratik alanda da proletaryanın zaferi elde etmesi, Marx'ın tabiriyle “insanlık tarihinin yeniden başlangıcı” olacaktır. Bu insanlığın en ileri eylemi olacaktır.

Elbette bu eylemin kılavuz kaptanı, çağın en ileri düşünce sistemi olacaktır.

Boran Deniz