< “Şebnem Hocaya Özgürlük”

Kimyasal silah saldırısına dair değerlendirmeleri nedeniyle tutuklanan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında açılan davanın ikinci duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşma öncesi basın açıklaması yapmak için TTB Adliye önüne çağrı yapmıştı. Ancak polisler adliyenin çevresini çepeçevre abluka altına alınca, açıklama Çağlayan Metro çıkışında yapıldı. “Şebnem Hocaya Özgürlük! TTB’ye Dokunma” pankartı ile toplanan çok sayıda kişi adına kurum temsilcileri konuşmalar yaptı, mücadele ve dayanışma sözü verdi, sloganlar attı. Adliyenin önünde ve adliyenin içinde çok sayıda kişi duruşmayı beklemeye başladı.

Fincancı ve avukatların hazır bulunduğu duruşmaya milletvekilleri ve çok sayıda kurumun temsilcileri katıldı. Duruşma için büyük duruşma salonu verilmemesi nedeniyle birçok avukat ve izleyici duruşmayı ayakta izledi.

Duruşmada ilk olarak savcılık üst sınırdan ceza talep etti. Söz alan Şebnem Korur Fincancı, yaptığının “savunma” değil, “beyan” olduğunun altını çizdi. Yaptığı açıklamaların suç olmadığını, yurttaşlık ve hekimlik görevi olduğunu vurgulayan Fincancı, mütalaaya tepki göstererek bilim dışı olduğunu söyledi.

Kendisinin hedef gösterilmesi ve tutuklanmasının bir amacının olduğunu ifade eden Fincancı, bunun da TTB’yi kapatmak olduğunu söyleyerek TTB’nin Türkiye’nin en güvenilir kurumu olduğunu belirtti.

Hekim olarak kullanılmayı reddettiğini ve aynı şeyi yargı mekanizması içinde yer alan başkan ve savcılardan da beklediğini belirten Fincancı, TTB Merkez Konseyi ve kendisi hakkında “örgüte üye olmak” suçlamasıyla açılan soruşturmaya dikkat çekti. Bunlarla “intikam” alınmaya çalışıldığını söyleyen Fincancı, uzmanlığının hedefte olduğunu kaydetti. Daha önce yaptığı çalışmalara işaret eden Fincancı, “Yaptığım çalışmalar, Cizre'de bir çocuk çenesi bulmuştum. Bunun intikamını almak istiyorlar. Benden ve TTB’den kurtulmak istiyorlar. Ne benden ne de TTB’den kurtulamayacaklar. İdam getirirler mi bilemiyorum. Ancak o duvarınız vız gelir bize vız. Biz korkmuyoruz. Bunu biliyorlar ancak toplumu korkutmak istiyorlar. Nerede olursak olalım mücadele etmeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini bitirdi.

Verilen mütalaaya karşı söz alan müdafi avukat Barış Yavuz, “Etkili bir soruşturma yapmayı kim istemez?” diyerek, “Menfaati olan istemez. Suçlu olan istemez” dedi. Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın kimyasal silah kullanımının araştırıldığını söylemesine işaret eden Yavuz, “Hani yoktu? Yok olduğundan bu kadar emin isen neden gönderiyorsun?” dedi.

Salonda bulunan gazeteciler, salonun küçük oluşu ve mikrofonun kapalı olması nedeniyle not tutamadıklarını ve değiştirilmesini isteyince mahkeme başkanı, “Çalışmayın. Ayrıca söz istemeyin, söz almayın. Yoksa çıkartırım” diyerek gazetecileri tehdit etti.

Müdafi avukat Meriç Eyüboğlu da Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) Cenevre Sözleşmesine göre devletlerden bağımsız olduğunu ve Fincancı’nın bu duruma işaret edip araştırma ve inceleme talebinde bulunduğunu hatırlatarak “Bugün bir tahliye kararı değil bir ceza kararı vereceğinizi bilerek huzurunuza geldik. Ayrıca bu davayı hakkaniyetli bir şekilde yaptığınıza inanmıyoruz” diyerek reddi hakim talebinde bulundu.

Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, talebi reddederek Findancı’nın tutukluluk halinin de devamına karar verdi, duruşmayı 11 Ocak’a erteledi.

Duruşma sonrası adliye önünde protesto etmek amacıyla basın açıklaması düzenlendi. Eylemde, “TTB onurumuzdur” ve “Fincancı onurumuzdur” sloganları atıldı.

Fincancı’nın avukatlarından Meriç Eyüboğlu her şeye rağmen ısrarlarından vazgeçmeyeceklerini belirterek, “Şebnem Hoca’nın söylediği gibi, duvarlarınız bize vız gelir, vız” dedi.

Adliye önünde yapılan basın açıklamasını Türk Tabipler Birliği ikinci Başkanı Ali İhsan Ökten okudu. Fincancı’nın hukukla bağdaşmayacak bir kararla tutuklandığının altını çizen Ötken, “Tutukluluğun devamı kararı ile gördük ki tümüyle siyasi hedef gösterme, sindirme ve susturma amaçlı kötülük hali devam ediyor. Demokrasi adına bu utanç verici hal kabul edilemez” dedi.

TTB’nin mesleki bağımsızlık ilkelerine yöneltilen bu tür antidemokratik müdahaleleri topluma verilmiş bir gözdağı olarak nitelendirdiğini aktaran Ötken “TTB’nin güçten düşürülmesi, sessizleştirilmesi, sağlık ortamına dair söz üretmemesi karşılığını bulmayacaktır. ‘Giderlerse Gitsinler’ diyenlere inat sağlığımıza, yarınımıza, demokrasiye sahip çıkacağız. Fincancı derhal serbest bırakılmalı, TTB üzerindeki baskılar son bulmalıdır.” dedi.

Açıklama alkışlarla son buldu.