< Kitap Şehre Döndü mü? Okur Kitapla Buluştu mu?

39. İstanbul Kitap Fuarı 3 Aralık'ta açtığı kapılarını bugün kapatıyor. Pandemi sürecinin ardından kitap şehre döndü mü? Okurlar kitaplarla buluştu mu?

39. İstanbul Kitap Fuarı “Kitap Şehre Dönüyor” diyerek 3 Aralık günü açtığı kapılarını bugün kapatıyor.

39. İstanbul Kitap Fuarı bugün sona eriyor. Kitapseverler pandemi ile birlikte kitapla kurduğu ilişkiyi her şeyde olduğu gibi dijital alanlarda okuyarak, alışveriş yaparak sürdürmüştü. Alışkanlıklar değişti mi, artık fuar gibi organizasyonların insanların dünyasında bir yeri olacak mı? İstanbul’un uzak bir köşesinden kalkıp, trafiği, yol paralarını, yakacağı mazotu, artan kitap fiyatlarını düşünerek yollara düşecek mi? Kitap şehre geri döndü ama okur TÜYAP’a gelir mi diye büyük kaygının yaşandığı fuar ilk gün o beklenen kaygının etkisiyle geçti. Eski dönemlerin ilk gün yaşanan okur yoğunluğu yoktu. Metrobüsten indiğiniz anda başlayan akın akın insanların üst geçitte bir trafiğe dönüşen kalabalıklarını görememek kaygıyı daha da artırdı.

Fuarın metrekare ücretlerinin ve diğer giderlerin çok yüksek olması ve fuar şirketinin katı fiyat politikası birçok yayınevinin fuara katılımını imkansız hale getirdi. Konuşulan birçok yayıncının ilk dikkat çektiği sorun buydu. Yeni Dönem Yayıncılık yayınevi adıyla ilk kez yer alacağı fuarın yüksek fiyat politikasını eleştirse de katılma doğrultusunda karar verdiğini söyledi. Devrimci-sosyalist yayınevleri, Kürtçe kitap basan yayınevlerinden birçoğu fuarda yoktu. Bazı yayınevleri ise yüksek fiyat politikasına karşı bir açıklamayla fuarda yer almayacaklarını duyurmuşlardı.

İkinci gün o beklenen kalabalıklar Tüyap’taydı. Yürümekte zorlanılan o eski günler geri gelmiş gibiydi. Okur kitaba doğru kentin her yanından yola çıkmış, kuyruklar uzamış, fuar alanında dolaşmak imkansızdı. Kitap şehre dönmüştü, okurda kitaba dokunmak, yazarı ile buluşmak, imza almak, düzenlenen etkinliklere katılarak kısa da olsa sohbet edebilmek için fuara, büyük kitap şenliğine gelmişti.

Yeni Dönem Yayıncılık fuarda iki imza günü ve bir etkinlik ile yerini aldı. Önsöz dergisi yazı kurulunda yer alan Fatma Yıldırım Satır Arası kitabıyla ve Sena Şat Daima adlı çizgi romanıyla 4. salonda okurlarıyla buluştu. 7. baskısıyla Yeni Dönem Yayıncılıktan çıkan Orhan İyiler’in Öldükleriyle Kalmadılar adlı kitabının tanıtım etkinliği 9 Aralık Cuma günü Büyükada salonunda yapıldı. 71 Devrimci Kopuşuna ve Denizlerin örgütü THKO’nun 50. kuruluş yılına saygı için yapılan Kopuş belgesel filminin yönetmenleri Songül Yücel ve Sena Şat’ın katılımıyla gerçekleşti. Söyleşi Kopuş’ta yer alan Orhan İyiler’in Sinan Cemgil’in cenazesini almak için gittikleri Adıyaman Gölbaşı yolculuğunu ve orada yaşadıklarını anlattığı bölümün gösterimi ile başladı.

2011 yılında hayatını kaybeden Orhan İyiler’in Yeni Dönem Yayıncılığa emanet ettiği kitabının yeni baskısını yapmaktan duydukları sevinci dile getirerek başlayan sohbet, Orhan İyiler’in hayatına, eserlerine, devrimci yazındaki yerine vurgular yaparak devam etti.

Dokuz gün süren Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı boyunca panel, söyleşi, şiir dinletisi ve çocuk atölyelerinden oluşan yüzlerce kültür etkinliği ve binlerce imza günü gerçekleşti. Ayrıca binlerce yazar okurlarıyla buluşarak kitaplarını imzaladı. Bu kadar yoğun bir fuar programını takip etmek elbette mümkün değildi. Kitabın büyülü dünyasına yolculukta ilk etkinlik TÜYAP’ın Onur Yazarı Nazlı Eray için düzenlenen söyleşi oldu. Latife Tekin’in “Yola çıkmadan hikaye anlatılamaz” diyerek başladığı söyleşisi, hikaye anlatıcılığı ile başlayan yazın yolculuğunun bugün ulaştığı yeri anlatarak başladı. “Bazı eserlerimde daha çok hikaye anlatıcısıydım. Büyüklerin bize taşıdığı hikayeler ve göç hikayeleriydi bunlar. Bende olanı anlatmaya devam edemezdim. Tekrar olacaktı. Buradan yoksulluk, doğa gibi konulara geldim. Yabanıl alanlara girip yolculuk yapmak istedim. Daha önce yazılmamış olanlara bakmak istedim. Kadınların men edildiği alanlara girmek istedim.” diyen yazar, kadınların yazdıkça bildiğimiz roman formunu nasıl değiştirip dönüştürdüğüne vurgu yaparak devam etti sözlerine.

TÜYAP’ın 40 yıla varan tarihine bir saygı olarak PEN tarafından düzenlenen etkinlikte Sunay Girgin TÜYAP adına yerini aldı. 12 Eylül’ün hemen sonrasında kitapların yasaklandığı, yakıldığı, yokedildiği günlerde başlayan kitap fuarının yazarlar ve okurlar için “bir soluk alma, vaha, buluşma, bir meydan okuma” yeri olduğuna, eski kuşakların o günlerin değerini unutmayacağına vurgular yapıldı. Dinlerken o günlerden bugünlere gelene kadar hala bir soluk alma, bir meydan okuma yerimi yoksa kitabın, bilginin, sanatın sermaye eliyle metalaştırılması, kendine yabancılaştırılması süreci mi bugün gördüklerimiz. Her ne olursa olsun şu gerçeği değiştirmeye kimsenin gücü yetmeyecek; kitap, insanın geleceği adına güzel düşler kurmaya ve bu düşü nasıl gerçek kılacağımız üzerine yol göstermeye devam edecek.

Bircan Değirmenci’nin yazdığı Eren Keskin kitabı için düzenlenen etkinlikte takip ettiklerimiz arasında yerini aldı. “30 yıldır insan hakları mücadelesinin içinde yer alan biriyim” diye başlayan sözlerine “yaşadıklarınızı neden yazmıyorsunuz dediler sürekli bana. Bircan sayesinde yaşadıklarımı anlatmak mümkün oldu.” diyerek devam etti. Yakın dönem tarihine ışık tutmak için yola çıkan kitap bir insan hakları eylemcisi Eren Keskin’in yaşamından kesitleri de barındırıyor.

Bir başka mücadeleci kadının ölümünün 50. yılına saygı etkinliği vardı. Suat Derviş içindi bu saygı duruşu. Hüket Eren ve Tahir Şilkan’ın katılımıyla yapılan söyleşide Suat Derviş’in hayatına, siyasal tarihine ve sanatçı yanına dikkat çekildi. Nazım Hikmet’in Suat Derviş için yazdığı şiir ile başlayan etkinlik eserlerinin değerlendirilmesi üzerine devam etti. Ankara Mapusu en iyi işsizlik anlatısıdır denilen romanında mekan anlatımlarının çok güzel olduğuna değinildi. Hapsede atılır işkence de görür. Ama onun başını kimse eğdiremez.

Takip ettiğimiz ilk üç etkinliğin kadın yazar olması ve kadınlara dair olması bir tesadüf mü yoksa kadınların bizde varız iddia ve mücadelesinin bir sonucumu diye düşünmeden edemedik. Gerçekten kadın yazar yoğunluğu çok dikkat çekiciydi.

Ustalar için düzenlenen etkinlikte yok değildi. Orhan Kemal için Everest Yayınları tarafından düzenlenen söyleşiye Orhan Kemal Müzesini kuran oğlu Işık Ögütçü ve Mazlum Vesek katıldı. Orhan Kemal’in Gerçek Kahramanları adıyla düzenlenen etkinlikte, yazarın eserlerinde yer alan kahramanların gerçekte kim oldukları üzerinden yapılan konuşmalarla sürdü. Yaşar Kemal için bir etkinliğin olmaması ise dikkatimizden kaçmadı.

19 Aralık Hayata Dönüş Operasyonu ve Bitmeyen Hukuk Mücadelesi etkinliği ise fuarın dikkat çeken etkinliklerinden biriydi. 2010 yılında Güçlü Sevimli tarafından yazılan kitap genişletilmiş haliyle Belge Yayınlarından çıkmış. Söyleşiye kitabın yazarı Güçlü Sevimli ile beraber davanın ilk günlerden bugüne takipçisi olan avukatlar Gülizar Tuncer ve Sevilay Ballıkaya da katıldı.

Selahattin Demirtaş’ın kitaplarını imzalamak için birçok şair, yazar fuara katıldı. Ahmet Telli, Başak Demirtaş ve Şükrü Erbaş’ın imza yaptığı gün büyük bir katılım yaşandı. İnsanlar zılgıtlar, sloganlar ile desteklerini sundu.

Okuruyla güzel bir ilişki kurabilmiş ve sürekli kendini ve okurunu geliştirmiş bir yazar olan Murathan Mungan’ın söyleşisi belki de fuarın bizim gördüğümüz en kalabalık etkinliği oldu. Kayıplara odaklanan yazar dil kaybına vurgu yaparak, bir çöp eve dönüyoruz uyarısında bulundu. Kapitalizmin kriz çağı olduğunu, örgütlenmeye ihtiyaç olduğunu, bunu benden duymanızın da önemli olduğunu düşünüyorum diyerek sözlerine devam etti. Gezi ruhunun yeniden canlandırılması gerektiğine, kapitalist kültürün insanı derinlikten uzaklaştırdığına, okurlarını derinliklere dalmaktan korkmamaya çağındı. Ardından yapılan imza etkinliği ise okurların yoğun katılımıyla gerçekleşti.

Bugün fuarın son günü. Ardından daha da geniş gözlemler, sonuçlar çıkarılacak, kaç kişinin katıldığı, kitabın şehre döndüğü ama okurun ne kadar ilgi gösterdiği üzerine yazılıp çizilecek. Alınan kitapların okunmayı istemek gibi özlemi olduğunu unutmadan, bol okumalı günler diliyoruz.