Sevgili okur,

Belki de çok uzun yıllar hatırlanacak bir dönemin içinden geçiyoruz. Bu dönemin hem tanığı hem sanığıyız. Gözle göremediğimiz virüsler, hepimizin hayatlarını bir şekilde altüst etmeye yetti.

Kimimiz ‘iş yok’ diye eve gönderildi, kimimiz yarını meçhul bir şekilde yaşamaya mahkûm bırakıldı, kimimiz bugün daha da çok çalışmak zorunda, belki inşaatta, belki postanede, belki bir hastane ya da eczanede, hayatı eskisinden çok daha tehlike altında.

Böylesi bir döneme denk geldi bizim Önsöz olarak 15.yıl sayımız. Evet, tam 15 yıl önce bir 6 Mayıs günü sana, sevgili okurumuza, ‘merhaba’ demiştik. Bugün, 15 yıl sonra bir pandemiyle yüz yüze, açlık, ölüm, yoksulluk, yalıtılmışlık ve yalnızlık ile burun buruna yaşıyoruz.

“Geleceğe umutla bakmak için bir nedeni olan, bir ressamın ilk fırça darbesinin, bir sinemacının ilk karelerinin, bir balerinin sahnedeki ilk adımlarının, bir tiyatrocunun ilk sözlerinin coşkusunu ve umudunu taşıyan herkesle paylaşacağımız çok şey var…” demiştik ilk Çıngı’mızda, aradan geçen zamanda çok şey paylaştığımızı, ürettiğimizi, büyüyüp çoğaldığımızı görüyoruz. Bir toplumsal düzenin yıkılışına hep birlikte tanık olduğumuz bugünlerde, belki de bu sayımızı hiç basamadan bir sonraki sayı gelecek, belki de çok kısa süre içinde meydanlarda buluşup, birbirimize yeniden ‘merhaba’ diyebileceğiz. Belki de bunca zaman birlikte büyüttüğümüz, çoğalttığımız umudu umudunu yitirmiş herkesle paylaşacağımız günler göreceğiz.

Bu sayımızda yazarlarımızın korona günlüklerine ortak olacak, ‘Yıkım, İntihar ve Yükselen Değerler’ konulu dosya yazılarımızı okuyacaksınız. Sosyal mesafeleri dert etmeyen bir dayanışma öyküsü de bu sayıda sizlerle olacak. Kısa süre önce Daima adında çıkan grafik romanın çizeri S.Ş.’nin kaleminden umutsuz beyaz yakalı işçilerin hayatlarına tanık olacağımız yeni bir çizgi hikâyenin ilk bölümünü bu sayıda beğeninize sunuyoruz.

Maskenizi takın; bol ‘virüs’lü bir sayı sizleri bekliyor!

Bir sonraki sayıda görüşmek üzere, keyifli okumalar…

Önsöz Yayın Ekibi