Sosyalizm düşmanları yine sahnede ve şimdiki hedefleri, uzun zamandır her türlü zorluğa ve saldırıya rağmen ayakta kalan Küba!

Birbiri ardına Latin Amerika’da sosyalist eğilimli iktidarları ekonomik ambargolar ve darbeler ile göndermede başarısız olan emperyalist dünya ve bölgedeki işbirlikçileri Küba’ya yönelik yeni planlarını devreye sokmuş görünüyor. Liberallerinden karşı devrimcilerine, bütün emperyalist dünyaya kadar bütün sosyalizm düşmanları nefeslerini tutmuş, devreye soktukları bu yeni planın başarılı olmasını, Küba’nın geri adım atmasını ve devrimci iktidarın yıkılmasını bekliyorlar.

Başta Türkiye ve Kürdistan’da olmak üzere dünya genelinde olayları bağımsız devrimci sınıf ideolojisiyle yorumlamaktan yoksun reformizm de sosyalizm düşmanlığını sergilemekte gecikmiyor. Küba’nın hiçbir zaman sosyalizme yönelmediğini söyleyenlerden, zaten yıkılmaya mahkum olduğunu geveleyenlere kadar birçok yaklaşım mevcut, ama hepsinin buluştuğu ortak nokta emperyalizmin Küba’ya yönelik bu saldırganlığına karşı sus pus olmak.

Emperyalizm başta olmak üzere onun güdümünde hareket eden bu mide bulandırıcı koro, yüzyılımızın komünü Küba’da devrimci iktidarın yıkılması için elinden geleni yapıyor. Küba’da emperyalizmin uyguladığı blokajla birlikte pandeminin getirdiği ekonomik zorlukları ve ülkedeki elektrik kesintilerini bahane ederek sokağa çıkan birkaç bin karşı-devrimci, yer yer ellerinde ABD bayraklarıyla gösteriler düzenlediler.

Emperyalist devletlerden, istihbarat örgütleri yönlendirmesinde çalışan karşı-devrimci ABD merkezli Kübalı vakıflara, kapitalist medya kuruluşlarına kadar herkes işin içinde. İnternette, sosyal medyada Küba halkını temsil etmeyen, bu küçücük gerici güruhun (Diaz Canel’in belirttiği gibi bir kısmı yaşamsal sıkıntıların da etkisiyle bilinçsizce sokağa çıkan insanlar) devasa bir kitleymiş gibi görünmesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Hatta Küba halkının devrimlerine sahip çıkmak için düzenledikleri kitlesel gösterilerin fotoğrafları bile çarpıtılarak, iktidar karşıtı eylemlermiş gibi lanse edildi. Medya tekellerinin 2011-2013 arasında Mısır Devrimi’ndeki kitle eylemlerini bile Küba’da gerçekleşen düzen karşıtı eylemlermiş gibi göstermesi, algı operasyonunun nasıl titizlikle ve pervasızlıkla yürütüldüğünü göstermekteydi.

Bu küçük çaplı protestoları fırsat bilen ABD’deki karşı-devrimci Kübalılar, Küba’ya “insani yardım koridoru” açılmasını istediler. Senaryo Venezueala’ya ne kadar da benziyordu... Venezuela’ya Kolombiya üzerinden açılmak istenen bu yardım koridoru kisvesi altındaki paramiliter çetelerin askeri müdahalesi senaryosu, Küba’da da tekrarlanmak istendi. Ve son olarak Miami Belediye Başkanının Küba’ya karşı hava saldırılarının düzenlenmesi çağrısında bulunması da, bu ucuz adam şahsında emperyalist dünyanın Küba’dan ve sosyalizmden ne kadar nefret ettiğini gösteriyordu.

Neden nefret etmesinlerdi? Devasa kapitalist ekonomilerine rağmen pandemi sürecinde emperyalist devletlerin hepsi, kendi işçi sınıfını ölüme terk etmişti. Yaşlı nüfusu yük olarak gören bu haydut devletler, Covid geçiren yaşlı insanları hastanelere bile kabul etmediler, evlerinde ölüme terk ettiler. Covid olan insanların sokaklarda bir başına öldüğü ve kimsesizler mezarlığına gömüldüğü o karelere hala belleklerimizde. Ya da George Floyd gibi sayısız siyahinin ABD polisi tarafından nasıl acımasızca katledildiğini hatırlatmaya gerek bile yok.

Milyonlarca insanın açlık ve sefalet içinde yaşamak zorunda kaldığı, işçi sınıfının acımasızca sömürüldüğü, kadınların ve LGBTİ+’ların ezildiği, yaşamdan dışlandığı, katlediliği bu emperyalist devletler Küba’ya “insani yardım” götürecekmiş!..

Her türlü ekonomik zorluğa ve ablukaya rağmen, pandemi döneminde kendi aşısını geliştirmeyi başaran, hastalığın kitlesel yayılmasını engelleyen, hatta Covid’le savaşmak ve dünyadaki emekçi halklarla salgına karşı dayanışmayı büyütmek için yurtdışına doktor gönderen Küba değil de kimdi? Ama gelin görün ki, emperyalist-kapitalist sistemin tekelci medyasından, en üst düzey yönetimlerine kadar bütün borazanları gerçeği ters yüz etme konusunda canhıraş uğraşıyor. Bütün emperyalist-kapitalist dünyanın, liberal ahmakların, reformist gevezelerin ortalığı bulandırdığı bugünlerde gerçeğin ne olduğunu ortaya koymak ve Küba’yı her koşulda savunmak bizlere düşüyor.

Emperyalizmin her türlü ablukasına, kara propagandasına ve saldırısına rağmen yüzyılımızın komünü Küba dimdik ayakta. Emperyalizmin uyguladığı kapsamlı blokaj ve Covid-19 pandemisinin yaratmış olduğu ekonomik zorluklara rağmen Küba, iktisadi olarak devlet planı çerçevesinde yeniden bir yapılanma sürecinde. Üstelik sağlık alanındaki, toplumsal alandaki gelişmesini hiç duraksamadan sürdürüyor.

Pandemi döneminde Küba Komünist Partisi ve devrimci iktidarı pandeminin başından beridir blokajın da etkisiyle belirli bir süre ekonomik zorluklar yaşanabileceğini ifade etmişti. Bu kapsamlı blokaja rağmen Küba Covid-19 salgınının kitlesel bir şekilde yayılmasını halktan yana çok sıkı önlemler alarak başardı. Ayrıca kendi Covid-19’a karşı en etkili korumayı sağlayan aşıyı da yine Küba üretti.

Küba devrimci iktidarının birçok alandaki planlı ekonomi projeleri, başarıyla ilerliyor. Çok iyi koşullarda ve ücretsiz şekilde sağlığa erişimin mümkün olduğu, eğitimin, barınmanın ücretsiz olduğu, kadınların toplumsal yaşama katılımının çok ileri boyutlarda olduğu Küba insanlığa umut oluyor.

Küba Devrimi’nden kaçıp bütün zenginliklerini yitiren ve ABD’ye sığınan Kübalı karşı-devrimcilerin yıllardır sürdürdükleri yıpratma çabaları, kara propagandalar ve emperyalizmin türlü ayak oyunu sonuç vermiyor. Küba devrimci iktidarı ve yüz binlerce Kübalı geçtiğimiz günlerde emperyalizmin planladığı bu küçük çaplı protestoların gerçek içeriğini fark ederek hemen sokaklara aktı, devrimine sahip çıktı, sokakların devrimcilere ait olduğunu ortaya koydu. Liberallerin, emperyalistlerin, bölge karşı-devriminin sevinçle karşıladığı bu küçük çaplı protestolara karşı Kübalıların ve Küba Komünist Partisi’nin cevabı çok açıktı.

Büyük bedellerle kazanılan, büyük emeklerle bugünlere gelen, sosyalizm dünya çapında geriye düştüğünde bile ayakta kalmayı başaran ve sosyalizm çizgisinden bir adım olsun geri atmayan Küba’nın diz çökeceğini zannedenler, sokaklara baksın. Her kent meydanı, her fabrika önü, her mahalle “Ben Fidel'im, Cesetlerimizi Çiğnemeden Asla” sloganlarını haykırarak, devrimci iktidarlarına ve sosyalizme sahip çıktıklarını dosta düşmana ilan ettiler. Kübalılar devrimlerine ve devrimin kazanımlarına sahip çıkmak için tarihsel sorumluluklarını yerine getiriyor.

Biz gençliğe düşen ise, bu saldırıları boşa düşürmek ve sosyalizmin bu kalesini savunmak için proletarya enternasyonalizmi bilinciyle eyleme dayalı, dayanışmanın çeşitli yollarının kurulduğu pratikleri yaygın bir şekilde geliştirmektir. Ve en temelde emperyalist-kapitalist sisteme vurulacak en büyük darbe olan birleşik devrimin zafere ulaştırılması için bıkmadan, yorulmadan çalışmaktır. Gün Küba halkı ile eyleme dayalı enternasyonal dayanışmayı büyütme zamanıdır, gün Küba Devrimini ve devrimci iktidarını her türlü saldırıya karşı savunma günüdür. Emperyalistler bu sefer de başaramayacak, Küba’nın teslim olacağını zannedenler, sokakları dolduran, devrimine sahip çıkan milyonlara baksın!


K.Taylan Kızıldağ