Denizlerin idamlarının üzerinden 47 yıl geçti. 68 kuşağının ve 71 silahlı çıkışının önderleri Denizlerin yarattığı devrimci pratiğe dair çokça yazıldı, çokça konuşuldu. Fakat Denizlerin mücadelesinin devrimci içeriğini gerçekten anlamak, onu bugünün gözüyle fakat o günkü koşullar içerisinde değerlendirmek çok önemli bir yerde duruyor.

Bugün üzerinde yaşadığımız topraklarda Denizler, milyonlarca işçi, emekçi, gencin kalbini kazanmışken, reformist siyasal hareketler onların mücadele pratiğini, yürüdükleri yolu ve devrimci iddialarını romantik, maceracı olarak yansıtıyor ya da onları akademik talepler için savaşmış öğrenci önderleri olarak gösteriyor. Bu yüzden bugünün ideolojik mücadelesini sürdürürken de Denizleri anlamak ve savunmak başka bir yerde duruyor. Çünkü Denizleri anladığını, onların mirasını taşıdığını iddia eden reformizm 71 silahlı çıkışının, devrimci zorun, uzlaşmaz mücadele çizgisinin içini boşaltıyor ve bunu çok farklı biçimlerde gerçekleştiriyor.

 Bugün reformist-oportünist siyasetlere, reformizm batağında yüzen gençlik örgütlerine Denizleri nasıl anladıklarını sormak lazım. Çünkü Denizlerin pratiği üzerinde yaşadığımız topraklarda alışılagelenin, rutinin, parlamenter budalalığın üstüne kalın bir çizgi çekip, devrimin yolunu açmayı başardı. Bu öyle bir etkiydi ki gencecik insanların açtığı bu yoldan binlerce genç devrimci kavgayı büyütmeye devam ediyor. Bu sadece insanların kavgaya katılmasını değil aynı zamanda devrim saflarında bugüne kadar emin adımlarla yürüyebilmesini sağladı.

 Sokakta yürüyen herhangi bir gence veya işçiye Denizler kimdir veya bu topraklarda öyle nasıl izler bırakmıştır sorusu sorulduğunda bizlere verecekleri cevaplar devrimin kendisi olacaktır. Denizlerin devrimci olduğunu, mücadelelerinin işçilerin, emekçilerin kurtuluşu için gerçekleştiğini bu ülkede yaşayan çoğu dürüst işçi, emekçi, genç kabul etmekte, onlara büyük bir hayranlık duymaktadır. Türkiye devrimci hareketi açısından ise Denizlerin mücadelesi ve yarattığı pratikler, bıraktıkları izler bizlerin hala önünü aydınlatıyor.

 Denizler kabına sığmayan, var olanla yetinmeyen, daha ilerisini, daha fazlasını yapmak için hayatlarını ona göre şekillendiren ve bu topraklarda ilk defa proletarya enternasyonalizmi bilinciyle mücadele eden devrimcilerdi. Öğrenci hareketinin içinde önderleşen Denizler, öğrenci gençliğin okul duvarlarına hapsolmaması gerektiğinin, mücadelenin kampüslerden sınıfın yanında, köylülerin kavgasıyla omuz omuza yürümesi gerektiğinin örneğini yarattılar. Öğrenci gençliğin akademik, demokratik sorunlarının çözümünün siyasal özgürlükler kazanılmadan gerçekleşemeyeceği gibi öğrenci gençliğin toplumdan bağımsız, kendi başına bir adacık olmadığını ortaya koydular.

 Denizler ortaya koydukları pratikle dönemin lafazanlıkta daha basiretli,parlamentarizme bulanmış, uzlaşı peşinde koşan çevrelerin hepsinden daha öne çıkıp, gerçek kurtuluş yolunu göstermeyi başardılar. Denizleri anladığını, onların mirasını sürdürdüğünü iddia eden kimi çevreler bugün faşizmin geriletilmesi adına parlamenter çizgiye saplanmış durumda ve dahası gençliği CHP' nin peşine takmaya çalışıyorlar; faşizmin iç başkalaşım geçirdiği gibi absürt teorik çözümler yapanlar da yok değil. Bunlar, üniversitelerde devrim mücadelesinden bağımsız yürüyen akademik mücadele öneriyorlar. Aslında her dönemin kendi reformist eğilimleri bulunuyor. Denizlerin döneminde okullarda pasifist anlayışlarla, okul yönetimleriyle uzlaşarak özgürleşeceğini düşünen siyasal eğilimler bugün farklı biçimlerde varlık sürdürüyor.

 Kısacası reformizmin biçimi değişse de özü olan sınıf uzlaşmacılığı ve reformculuk hülyaları değişmiyor. Üniversitede, lisede, sokakta birleşmiş bir reformizm, Denizlerin adını kullanarak, onları sahipleniyormuş gibi hareket ederek gençliği aldatıyor. Gençliğe uzlaşı ve beklemeyi öğütleyen bu yaklaşımlara karşı, Denizleri romantik, maceracı öğrenci liderleri olarak anlatan reformistlere karşı politik teşhir, eleştiri ve ideolojik mücadeleyi yürütmeliyiz. Bugün gençliğin devrimci safları Denizleşerek doldurması gerektiği günlerde, bu yaklaşımlar tehlikeli ve bir o kadar yıkıcıdır. Denizlerin devrimci davasının yenilmezliğini, Denizlerin gerçekten ne için savaştığını ve bugün Denizlerin gerçek yoldaşlarının kimler olduğunu herkese anlatmalıyız. Sınıf uzlaşmacılarının, devrime cüret edemeyenlerin Denizleri sahiplenmesi, kabul edilemez.

 Sermaye sınıfı ve faşist devlet, gençliğin Denizleşmesinin önünü alabilmek için, paralı yazarlarına Denizleri çarpıtmak için bir servet harcıyor, reformizm Denizlerin adını kullanarak gençliğin aklını bulandırıyor. İşte bu yüzden, Denizlerin davasının yenilmezliğini göstermek, dindar ve kindar bir nesil isteyenlere karşı, Denizleşen bir gençlik yaratmak için çok daha fazla çabalamalı, gerçek anlamda Denizleşmeliyiz.

K.Taylan Kızıldağ