Devrime ciddi olarak hazırlanan işçi sınıfı ve diğer emekçi kitleler, devrimci işçilerin partisi, dünya proletaryasından, sınıflar mücadelesi ve sosyalizm tarihinden öğrenmek için yoğun bir çaba içinde. Devrim deneyimlerinden öğrenme Türkiye ve Kürdistan proletaryasının ve birleşik devriminin bir özelliğidir.

Fakat sorun yalnızca devrimlerden öğrenmek değil, devrime bir şeyler de öğretmektir. Marx, Engels, Lenin’in devrimler üzerine değerlendirmeleri, her somut durum karşısında geliştirdiği taktikler ve dünya komünist hareketinin görüş ve politikaları, devrime bir şeyler öğretme yönünde epey zengindir. Proletaryanın devrimci sınıf partisi, devrimden bir şeyler öğrenme ve devrime birşeyle öğretmede dikkate değer bir noktadır.

Bu kısa notlar, dünyadaki yakın dönem devrim deneyimlerininin, devrimci bir bakış altında ele alınmasıyla oluştu.

1- Burjuvazinin, kendi gözlerinin önünde, devrimin gelişmesi karşısında bir şey yapmayacağını düşünmek, aşırı saflıktır. Kendi kendini kandırmaktır. Reformistler, burjuvazinin gözönünde hareket ederek, bu biçimde devrime hazırlanacağı iddiasındalar. Oysaki devrime burjuvazinin gözleri önünde değil, onların müdahalesinin dışında hazırlanılır. Burjuvazinin kabul edebileceği sınırlar içinde hareket edenler, devrime ciddi olarak hazırlanamazlar.

2- Burjuvazi üstünde kesin bir üstünlük sağlamadan, onu tamamen yenmeden ve halk zaferini güvence altına almadan, küçük küçük başarılarda büyük gürültü koparmak, erken zafer sarhoşluğuna kapılmak, bizi asıl hedifimizden alıkoyar ve kendi kendimizi sınırlamaya yolaçar. Kendimizi küçük hedeflerle sınırlamadan, mücadeleyi kesin zafere kadar sürdürmeliyiz.

3- Eylem, isyan, ayaklanma başladığında sonuna kadar gitmezsek, burjuvaziyi yenilgiye uğratmazsak, karşı taraf daha büyük bir güçle karşı saldırı başlatır ve hareketi bastırır. Hareket, kendi tutarsızlıklarının sonuçlarıyla karşılaşır. Eylem dalgası bir kez bastırıldı mı ya da geri çekildi mi, aynı duruma gelmesi için, bazen on yıllar gerekebilir. Üstelik daha büyük bir enerji harcayarak ve daha büyük bedeller ödeyerek. O halde, büyük bir hareket başladı mı, hedefe varmak için ileriye, daha ileriye gidilmelidir.

4- İşçi sınıfının ve halkın mücadelesi iktidarı ele geçirme aşamasına geldiğinde, egemen sınıf, devlet güçlerini sonuna kadar kullanmakla beraber, devrimi engellemek için, halk kitlelerinin karşısına reformlar ve çeşitli ödünlerle çıkabilir. Emekçi ve sömürülen kitleler, sömürücü sınıfın tüm politik manevra ve taktiklerini, anında teşhir etmeli ve iktidarı almak için devrimci eylemlerini yükseltmelidir. Halk yığınları, sürekli eylem halinde olma ve daha etkin, daha çok devrimci eylemle, burjuva girişimlerini boşa çıkarır.

5- Ancak toplumu tamamen değiştirmek isteyen, bunun için, devrimle iktidarı ele geçirmek için dövüşen -ki ele geçirme ve elkoyma zora dayalı devrimi gerektirir- kitleler, burjuva devlet güçleriyle cerasetle çarpışmayı göze alır ve çarpışır. Somut olarak, yaşamın canlılığı içinde belirtmek gerekirse, eski toplum güçleriyle çarpışmada yüzünü devrime çevirmiş kitleler, devrimci cesaretin etkileyici örneklerini sergiliyorlar. Emekçi kitlelerde yaygın bir cesaret görülmeden yeni bir topluma geçilemez. Yeni bir dünya onun uğruna cesurca çarpışan emekçi sınıflar tarafından kurulur.

6- Devrimci işçiler ve devrimci işçiler partisi, iktidar mücadelesi verirken, kitleleri bu mücadeleden uzaklaştırmak isteyen uzlaşmacı eğilim ve hareketler karşısında uyanık olmalı ve bu eğilimleri açığa çıkarmalıdır. Bu konuda vereceği ideolojik mücadele, kitleleri devrime hazırlamanın bir gereğidir.

7- Ayaklanma bir kere başladı mı sonuna kadar götürülmelidir. Devrimci komünistlerin tavrı bu şekildedir. Reformist ve oportünist hareketlere, eylemin baskısıyla burjuvaziden bazı ödünler kopararak, ayaklanmayı terkederek onu başarısızlığa uğratmaya çalışacağı unutulmamalıdır. Uzlaşmacıların bu yöndeki girişimlerini, eylemde daha gözüpek davranarak, eylemleri daha ileri noktaya götürerek başarısızlığa uğratmalıyız ve başarısızlığa uğratabiliriz.

8- Yasal olarak hareket eden, örgütlenen, parlamenter yolda siyaset yapan, ılımlı bir çizgi izleyen siyasi hareketler, kendi konumlarından bir kopuş yapmadan, burjuvazinin sınıf egemenliğini devrimci tarzda devirme mücadelesini yürütemezler. Bunlar devrimci mücadelenin etkisiyle ara sıra devrimci laflar etseler de, konumları ve uzlaşmacı anlayışları devrimci mücadelenin önünde engel. Devrim mücadelesi, ideolojik-politik örgütlenme ve mücadele çizgisi olarak buna uygun bir konumda olmayı gerektiriyor. Sınıf bilinçli işçiler, tutumunu belirlerken, bu durumu gözönünde tutmalıdır.

8- Tüm uğraşlarına ve burjuva desteğe karşın reformizm, devrimci kitleleri kontrol edemedi ve düzen sınırlarına çekemedi. Çünkü toplumsal çelişkiler çok keskin, devrimci durum ve iç savaş sürüyor, devrim ve komünizm güçlerinin mücadele yüklü bir tarihi var. Komünist proletarya, uzlaşmacı ve diğer küçük burjuva eğilimlere karşı ideolojik olarak donanımlı. Dolayısıyla, mücadelede, kitlelerin eylemlerinde baskın gelen gerçek devrimci güçlerdir, devrim kavgasıdır.

9- Proletaryanın devrimci sınıf partisinin görüşlerinin pratikte doğrulanması, kitleler arasında maddi güç haline gelmesi reformist ve oportünist güçleri rahatsız etmiştir. Çünkü çok iyi biliyorlar ki, sınıf bilinçli partinin kitlelerin içinde etkisi artıp düşünceleri derin kök saldıkça, onların etkisi gerileyecektir. Bu yüzden, bütün bu hareketler, devrimci komünizme yönelen kitlelere çelme takmak ve uzak tutmak için ortak bir çaba içinde olmuşlardır. Böylece burjuvaziyle sınıf işbirlikçi yüzleri iyice açığa çıkıyor. Tabi mücadeleyi geriye düşürme uğraşları bir sonuç vermedi ve vermez de. Devrimci komünizm onları aşarak, daha ileriye, devrimin zaferi yolunda büyük bir tutkuyla ilerliyor.

10- Uzlaşmacı siyasetler, kitlelerin devrim yönünde ilerlemesini nasıl engellesinler ki? Baksanıza işçiler ve emekçiler, gitgide daha kavgacı oluyorlar. İçinde bulunduları insanlık dışı koşullar onları daha da militan ve kavgacı olmaya zorluyor. Uzlaşmaz sınıf çelişki ve karşıtlığının çok keskin olduğu koşullarda sınıf savaşı son derece kapışmalı, şiddetli ilerler. İşçilerin kurtuluşu, işçi kitlelerinin daha devrimci, daha kavgacı olmalarını gerektiriyor.

11- Reformist siyasetler, burjuvaziyle uzlaşma zeminlerini koruma uğruna, devrimci kitle hareketine, devrimci komünizme karşı, sürekli, burjuvazinin yaptığı türden “aşırılık” “hayalcilik” vb eleştiriler yöneltiyorlar. Kendi yasallıklarını güvenceye almak için tüm bu çalışmalarıyla yaptıkları sadece kendilerini, gevşek niyetlerini açığa vurmuş oluyorlar. Böylece halk kitleleri üstündeki etkilerini de yitirmiş olurlar. Onların gerçek durumlarının açığa çıkması, devrimci sınıf savaşının daha hızlı ilerlemesini beraberinde getirir.

12- Son yarım yüzyılda özsel olarak aynı olan reformist oportünist anlayış, çeşitli sloganlarla karşımıza çıktı. “Şili’ye özgü sosyalizm yolu”, “Avrupa komünizmi” ya da “Demokratik sosyalizm”in ve Latin Amerika’da öne çıkarılan “21. yüzyıl sosyalizmi” vb sloganlarda açık olan şey, burjuvaziye dokunmadan, özel mülkiyet zeminleri üzerinde, “kamucu” veya “halkçı ekonomi” olarak adlandırılan sınırlı önlemlerle yetinmektir. Sosyalizm, komünizm adı altında savunulan bu tezler, aslında küçük burjuva demokratların tezleridir. Yapılmak istenen, teoriyi ülkelerin yeni tarihsel koşullarına, somut duruma uygulamak değil, onun devrimci içeriğini bozmaktır. Yapılmak istenen kitleleri sosyalizmin ilkelerinden uzaklaştırmaktır. Reformist ve oportünist ilkeler emekçi kitlelerin içinde derin izler bırakamadan iflas etti, çöktü.

13- Devrimci olmayan yoldan, parlamenter yoldan iktidara gelmeyi hedefleyen ve gelen işçi partileri, burjuvazinin gücünü, özel mülkiyeti ortadan kaldırmadıkları için, işçi sınıfının sosyalizmi inşa programını uygulamadılar ve bu programı bir kenara attılar. Bu tipten partiler devrimci programı uygulayamazlar, çünkü; 1)Burjuvazi devrimci tarzda devrilmedi; 2)Devlet aygıtı yıkılmadı; 3)Kitleler devrimci dönüşüme uğramadı -ki kitleler bir devrimle köklü bir dönüşüme uğrarlar; 4)Burjuvazi silahsızlandırılmadı, halklar silahlandırılmadı; 5)Toplumsallaştırma özel mülkiyetin temellerine kadar götürülmedi ve işçi sınıfına ve halk güçlerine dayanılarak değil, burjuva kurumlarının eliyle yapıldı.

Çıkarılması gereken eğitici sonuç; önemli olan iktidarın devrimci tarzda ele geçirilmesi ve devrimci elkoymaların yaşanmasıdır.

14- Sınıf mücadelesinin keskin ve yoğun olduğu koşullarda, mücadele proletaryanın ya da burjuvazini kesin üstünlüğüne kadar sürer. Sınıf karşıtlıklarına ve uzlaşmaz çelişkilere dayanan bir toplumda, mücadele sınıf savaşı yasasına göre gelişir ve sonuçlanır. Devrimci emekçi sınıf buna uygun bir mücadele çizgisi izlemezse ağır sonuçlarla karşılaşır.

Devrimci işçiler, burjuvaziyle uzlaşma içinde hareket eden, siyasi hareketleri ve onların uzlaşmacı eğilimleri mutlaka açığa çıkarmalı ve bu hareketleri kesin olarak aşmalıdır. Uzlaşma çizgisi, reformist yol yenilgiye götürür. Devrimci mücadele yoluysa zafere götürür.

15- Devrimci dönemlerde, kısa süreye birçok olay sığıyor. Bu dönemlerin mücadeleye, devrimin öznesine etkisi bununla sınırlı değil. Kitleler, devrimci dönemlerde, çok kısa sürede çok şey öğreniyorlar. Sık sık eylemlere katılarak, kısa zamanda köklü bir değişime uğruyorlar. Buradan çıkarılması gereken sonuç şudur: Emekçi halk kitlelerinin, öznenin değişimi, diğer zamanların yavaş değişimine göre değil, devrimci dönemlerin hızlı gelişim ve değişim temposuna göre değerlendirilmeli. Değişimin nicel yönden değil, nitel yönde olduğu görülmeli. Kitleler, devrimi gerçekleştirecek bir konumdadır.

16- Proletarya diğer emekçilerin desteğiyle iktidara geldiğinde, eski toplumsal düzenin güçleri, iktidarı kaybetseler bile, belli bir zaman varlığını sürdürürler. Uluslararası sermayenin, emperyalist devletlerin desteğiyle yitirdikleri egemenliği yeniden sağlamak için her çeşit ve en şiddetli saldırılara girişebilirler. Latin Amerika’da olduğu gibi, askeri faşist darbeler, ülkenin emperyalist güçlerce işgali vb yoluna başvurmak için birleşik bir karşı-devrim gücü olarak hareket ederler. Devrim bu kadar büyük bir saldırı altındayken, onu savunmak için büyük bir kapışma kaçınılmaz ve zorunludur. İşçi sınıfı ve emekçi halk uzun bir devrimci kavgadan geçerek çelikleşmişse, devrimi ve devrimin kazanımlarını savunmasını da bilecektir. Kendini savunamayan devrimin hiçbir değeri yoktur. İşçiler ve halk devrimi savunacak tüm araç, olanak ve silahlarla donanmalıdır. Sonuç olarak, devrimi mutlaka devam ettirecek bir yetenek gösterilmelidir.

17- Önemli olan işçi ve halk eyleminin devrimci biçimlere bürünmesidir. Bu eylemlerin ilk sonuçları ne olursa olsun, devrimci kitle eylemleri, harekete yeni bir itiş verecektir. Devrimin zaferini hedefleyenler, mücadele biçimlerine bu açıdan bakarlar. Emekçiler istemleri devrimci kavgayla kabul ettirebilirler. Başka yerlerde, dövüşen emekçiler, kendilerinden önce ortaya çıkan en ileri mücadele örneklerine bakarak yol alırlar.

Mücadele ve örgütlenmenin devrimci biçimler alması, kitlelerin bilinç düzeyini gösterir. Emekçilerin istemlerini ve temel devrimci hedeflerini açıkça ortaya koyması ve onun için dövüşmesi, ne kadar ileri bir konumda olduklarını ortaya koyar.

18- Sınıf savaşında, drama son sahnesine girdikçe, emekçilerin eski örgütlenme biçimlerinin yeni aşamanın mücadelesini karşılayamadığı daha net olarak açığa çıkar. Bu sahnede sergilenen bütün hareketler belirleyicidir. Devrimci bir döneme girilmiştir, devrimci durum doğmuştur. Devrimci dönemin yığın örgütleri genel olarak, komitelerdir. Sovyetler, Şuralar, İşçi Komite/Konseylerini genel olarak mücadele komitelerini yaygınlaştırmak, dönemin güncel devrimci görevidir. Bugün mücadele ve ayaklanma araçları olan bu örgütler, devrimde iktidar organlarına dönüşecektir.

19- İşçi sınıfı bu tarihsel kavgaya üstünlükle giriyor. Proletaryanın sınıf mücadelesinin ve sosyalizmin bir tarihi var. Bu tarih kendi başına değil, karşıt sınıfların birliği ve savaşı olarak, bir bütünlük olarak kavranabilir. Bu mücadele zengindir. Çünkü karşıtıyla, düşman sınıfla sürekli gelişen ve değişen kavgayla yüklüdür. Devrimci sınıf tüm bu kavga boyunca gerek teorik-ideolojik, gerek pratik deneyim, gerekse politik taktik bakımından büyük bir ilerleme göstermiştir. Çok yönlü birikim, niteliğin güçlenmesi, savaşımda ücretli kölelere, büyük avantaj sağlıyor. Bu avantajımızı iyi kullanmalıyız.

20- Sınıflararası güçler dengesinin emekçi ve sömürülenlerden yana -henüz tamamen olmasa da- değiştiği politik durumda, burjuvazi artık eskisi gibi egemen değildir. Egemenliğini yeniden elde etmek için giriştiği ve girişeceği hamleler sonuç vermez. Çünkü tarihsel inisiyatif emekçi sınıfın eline geçmiştir. Ezilen ve sömürülen kitleler ele geçirdikleri tarihsel inisiyatifi sürdürmelidir ve sürdürecektir de. Bunun sonuna kadar götürülmesi, bizi zafere götürür. Burjuvazi, durumu değiştirmek için, iktidara ve muhalefete dayanırken, sosyal reformizm de onlara destek olacaktır. Devrimci sınıfın inisiyatifi elinde tuttuğu koşullarda tüm karşı çabalar etkisiz kalır.

21- İşçi sınıf, kendi devrim programı için dövüşmelidir. Kendi devrimci programı için dövüşmeyen devrimci sınıf, burjuva ve küçük burjuva güçlerin programına tabi olur. Bu kavgada üçüncü bir yol yoktur.

C.DAĞLI