< Basel'de Siyasi Tutsaklarla Dayanışma

18 Mart Politik Tutsaklarla Dayanışma Günü kapsamında, 21 Mart akşamı İsviçre'nin Basel kentinde bir eylem düzenlendi.

İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (Bir-Kar), Basel Demokratik Kürt Toplum Merkezi (CDK), İsviçre Demokratik Halklar Federasyonu (İDHF), Mücadele Birliği, Partizan, Proleter Devrimci Duruş (PDD) ile Tutsakların Sesi Platformu'nun (TSP) gerçekleştirdiği eylem, Claraplatz'ta eylem devrim ve özgürlük mücadelesinde ölümsüzleşenler anısına saygı duruşuyla başladı.

"Siyasi tutsaklar serbest bırakılsın" sloganının sık sık atıldığı eylemde, 21 Mart Uluslararası Irk Ayrımı İle Mücadele Gününe de dikkat çekildi. Burada okunan basın açıklamasında 1920'de Komintern tarafından kurulan Kızıl Yardım Örgütünün, 1923 yılında Paris Komünü'nün kuruluş günü olan 18 Mart'ı politik tutsaklara adayarak "Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma Günü" olarak ilan ettiği hatırlatıldı.

Siyasi tutsakların dünyanın her yerinde hapisanelerde işkencelere maruz kaldığı söylenen açıklamada, kendilerini "ideal" ve "ileri demokrasi" olarak tanımlayan emperyalist kapitalist ülkelerde art arda güvenlik yasalarının, polisin yetkilerini artıran yeni yasaların çıkarılmasının, burjuvazinin "demokrasi maskesi"ni attığının göstergesi olduğu belirtildi.

Öcalan'a yönelik uygulanan tecrit işkencesine de dikkat çekilen açıklamada, Türkiye hapishanelerinde İHD ve TİHV kayıtlarına göre bin 596 tutsağın çeşitli hastalıklarla boğuştuğu, 594 tutsağın ağır hasta olduğunu ve tedavilerinin engellendiği söylendi.

"Hapishanelerdeki komünist ve devrimci tutsaklar yaşamları pahasına sınıf mücadelesinin gereklerini tutsaklık koşullarında tüm sınırları zorlayarak yerine getirmeye çalışmaktalar. Teslimiyeti reddetmekte, her türlü baskı, işkence ve tecrit saldırısına karşı koymakta tereddüt etmemektedirler. Tutsakların haklı-meşru mücadele ve direnişlerini sahiplenmek, tutsaklar üzerindeki her türden saldırganlığa karşı mücadele etmek, tutsakların dışarıdaki sesi olmak için seferber olmalı, onların tutsaklık koşullarında sürdürdükleri mücadeleyi dışarıdaki sınıf mücadelesinin bir parçası olarak sahiplenmeliyiz. Komünist ve devrimci tutsaklar onurumuzdur" denilen açıklama sloganlarla sona erdi.