ABD yanıyor! Bir kere daha ırkçı polis vahşeti insanları sokaklara döktü. Daha önce benzerlerinde olduğu gibi biriken öfke harekette geçti.

Acı ve öfke birikir. Bekler insanlar bir süre sessizce. Bir an gelir. Görünmez bir bağ ortak bir ruhta birleştirir ezilenlerin duygu ve düşüncelerini. Acı ve öfke, ve tüm yaşanmışlıklar, bilince dönüşür. Bir bahane bulur, taşar sokaklara. Krizin tetiklediği yıkımın külleri arasından, “Biz %99’uz” diyen bir çığlık olur bazen... Fergusson’da elleri havadayken öldürülen 18 yaşındaki M.Brown’ın gençliğinin çığlığı 170 kenti birden döker sokağa, “Siyah Yaşamlar Değerlidir” diye haykırır meydanlar. Alev alev yanar ülke. Ya da polisin boğazını sıkması yüzünden “Nefes Alamıyorum” diyen E.Gardner’in o son sözü yankılanır gösterilerde. Tıpkı bu son olayda, ırkçı polisin G.Floyd’u göz göre göre diziyle boğmasından sonra gelişen eylemler gibi.

Yokluk, ezilmişlik, dışlanmışlık, yaşamdan kovulmuşluk... dünyanın bu en zengin ülkesinde öylesine yoğun ki çelişkiler... öyle büyük uçurum var ki kelimenin gerçek anlamında bir avuç zenginle yüz milyonlar arasında... öyle korkunç baskılar ve saldırılar altında ki ezilenler... Bir küçük kıvılcıma bakıyor patlama.

Bu liberal denen ırkçı, baskıcı, kan içici düzen, kelimenin gerçek anlamında derinden gelen sarsıntıyla sallanıyor. Gelip geçici değil yaşananlar. Tekil olaylar elbet başlar ve biter. Ama uzun bir süredir kesintisiz gerilim ve çatışmaların pençesinde ABD. Bir yanda silahlarını (hem de otomatik silahları) kuşanmış “beyazlar” var, gövde gösterileri yapıyor. Diğer yanda ülkenin yüz akı demokratik, ilerici, komünist güçler. Siyahlar, Latinolar, beyazlar... Ve sokaklar yanıyor.

George Floyd’u öldüren polisin bağlı olduğu polis binası alevler içindeydi bugün Minneapolis’te. Gösteriler pek çok kente yayılıyor, çatışmalar büyüme eğilimi taşıyor. Tam da işsizliğin korkunç bir düzeye fırladığı, işçi gösterilerinin ve grevlerin hız kesmediği bir dönemde, ırkçı polisin hunharca cinayeti, hareketi daha üst boyuta taşıyacak gibi. “Nefes Alamıyorum” çığlıklarıyla sokaklara dökülen yoksullar, toplumun tüm nefes borularını tıkayan tekelci emperyalist düzenin kurumlarını ateşe vererek soluk almaya çalışıyor!