“Nuriye ve Semih’in gülüşü solmasın” diyen aralarında Barış Atay ve Levent Üzümcü'nün de bulunduğu bir grup sanatçı, işlerine geri dönebilmek için 320 gündür Ankara’da açlık grevi yapan emekçiler Nuriye ve Semih’e destek olmak için Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda basın toplantısı düzenledi. Toplantıya video mesajı gönderen Gülmen ve Özakça bu mücadelenin kendilerine özgürlüğü kazandırdığını belirterek, “En başından beri tek talebimiz var. Taleplerimiz kabul edilsin” dedi.

İSTANBUL - KHK ile ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça'nın Ankara’da Yüksel Caddesi'nde başlattığı ve halen KHK ile ihraç edilen kamu emekçilerinin devam ettirdiği "İşimizi Geri İstiyoruz" eyleminin 440. günü ve Nuriye Gülmen ile Semih Özakça'nın açlık grevinin 320. gününde aralarında   Barış Atay, Levent Üzümcü'nün de olduğu sanatçı ve aydınlar işlerine geri dönebilmelerine destek olmak için Kadıköy'de Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda basın toplantısı düzenledi.

Toplantının yapıldığı salona, “Nuriye ve Semih’in Gülüşü Solmasın” yazılı pankart asılırken, basın toplantısında Yüksel Caddesi'nde eylemi sürdüren öğretmen Acun Karadağ, Sosyolog Veli Saçılık, Gülmen’in babası Şaban Gülmen, Av., Eşber Yağmurdereli aralarında Barış Atay, Levent Üzümcü, Şenol Akdağ'ın olduğu sanatçılar, aralarında Sibel Özbudun, Temel Demirer' in bulunduğu akademisyen ve aydınlar KHK ile ihraç edilen akademisyenler ve demokratik kitle örgütlerinden çok sayıda kişi katıldı.

Toplantıda ilk olarak Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın gönderdiği videolu mesaj gösterildi. Gülmen mesajında, “Şu anda o salonda bulunan herkese sevgili basın emekçilerini ve açıklamayı dinlemeye gelmiş olan herkesi en içten duygularımla selamlıyorum. Bugün açlık grevinin 319’uncu günü yarın 320’inci günü olacak 10 buçuk aydır devam eden bir açlık var. Bugün çok farklı bir noktaya geldi. Müthiş kazanımlar elde ettik. Faşizm karşısında o teslimiyeti reddetmenin mutluluğunu yaşadık. Bu her şeyden öte benim özgürlüğümle ilgili bir şeydi. Oraya çıktığım gün ilk defa hayatımda özgür olduğumu hissettim. Bu bile çok büyük bir kazanım.  Yine kazanacağız eminim. Oraya çıktığım ilk gün 9 Kasım’da bildiğim bir şey vardı, halka inanmak gerektiği. Sanki ben halktan ayrı bir yerdeyim gibi değil ben de bu halkın bu çocuğuyum bu halkın bir evladı olarak bir şey yaptığınızda ordan size bir şey etki geleceği bununla ilgili.  Bunun meyvesini alacağınız, buna inanıyordum. Ve buna inancım hiç boşa çıkmadı, açlık grevine başlayana kadar milyonlar bizi sahiplenmiyordu ama oradan geçen inşalar sahipleniyordu.  İlk günden itibaren biz bunu tecrübe ettik bunun boşa çıkmadığını gördük. Bugün de aynı şeye canı gönülden inanıyorum. Bizim yaptığımız şey halkına ve ülkesine saf ve temiz bir sevgi ile bağlı olmasını gerektiriyor. Biz halkımızı çok seviyoruz, bu sevgi hiç boşa çıkmadı bundan sonra da boşa çıkacağını düşünmüyorum. Bu sevgi sayesinde kazandık bundan sonra da kazanacağız” dedi. 

Semih Özakça ise “Her direnişin tarihsel bir rolü var. Bu direniş de böyle rol üstlenmiş oldu. Bu direniş boyunca bizim açlığımıza ortak oldunuz hepimizin direnişi olduğunu gösterdiniz. Çok bedeller ödedik bu acı ve bedelleri öderken ümidi biriktirdik. Orada bulunan bütün aydın ve sanatçılarla bu direnişi büyüttük. Bizler, bu direnişin sonunda somut bir kazanım elde edeceğimizi düşünüyoruz beraber bu kazanımların el ele olacağımızı düşünüyorum” dedi.

Semih Özakça’nın eşi Esra Özakça ise videolu mesajında, “Bu dayanışma Türkiye’deki dayanışma eksikliğini giderdi. Bir arada durabileceğimiz gösterdi. Oradaki herkese çok teşekkür ediyoruz” dedi. Basın toplantısında ilk olarak konuşan Eşber Yağmurdereli, Semih ve Nuriye’nin işten çıkartılmasının haksız hukuksuz bir uygulama olduğunun bilindiğini belirterek, “Türkiye’de yaygın bir şekilde insan hakları ihlali var. Siyasi iktidar bunu kendi politikasının temeli haline getirdi. Grev hakkı özgürlüklerinin ortadan kaldırılmasıdır bu da rüşvet şekilde burjuvaziye rüşvet gibi verildi. Bunlar,  Türkiye’de normal karşılanıyor. Bizim için söz konusu olan özgürlüklerin kullanılmıyor olmasıdır. Bize de yansıyan ölüm oruçlarıdır. Bir grup bir kitle bugün özgürlüklerini kullanamadığı için acı çekiyor. Vicdan Nuriye ve Semih için canlılığını gösteriyor” dedi.

Nuriye’nin babası Şaban Gülmen, Nuriye ve Semih’in açlık grevinin 320’inci gününde olduğunu hatırlatarak, “İlgilere yetkililere sağlıklarının eridiğini anlatamadık. Onlar mücadelelerini kazandı. Biz çocuklarımızı kaybetmek istemiyoruz. Biz ilgililerin sesimizi duyup işlerine geri iade etmesini bekliyoruz. En doğal haklarıdır bunlar. Siyasiler onların açlık grevlerinin talimatla yaptıklarını, bu mücadeleyi geniş kesimlerine anlatmak için başlattıklarını bizler de anlattığımız halde, ilgiler duymadı. Biz çocuklarımızın yaşamını yitirmeden işlerine geri ieade edilmesini ve sağlıklarına kavuşmalarını istiyoruz” dedi.

    Acun Karadağ ise  hiç kimseden destek görmedikleri için bu eyleme başladıklarını anlatan Karadağ, hukuken hiçbir bilgilendirme yapılmadan işlerini kaybettiklerini belirtti. “Hukuksuzluğa sessiz kalamazdık” diyen Karadağ, bu eyleme de bu nedenle başladıklarını söyledi. Açlık grevinin kendiliğinden gelişmediğini söyleyen Karadağ, “Sessizliği biliyorlardı. Bu işe başlarken bu sessizlik içinde bir çığlık duyurmak zorundaydılar. Toplumu bir araya getirmek için onlar çığlık attılar. Bu çığlığın duyulmadığı hiçbir yer kalmadı” dedi. Topluma yapılan haksızlığın giderilmesi için başka şeyler yapmak gerektiğini ifade eden Karadağ , “Faşizmin istediği şey herkesin sessiz kalmasıdır. Bugün buna izin vermiyor. Bugün acil olan şey Nuriye ve Semih’in yaşamı ve bunu hepimiz görmeliyiz, çocuklarımızın geleceği söz konusu. Ankara’da direnen Cemal arkadaşımız diyor ki ‘Direnen değil seyreden korkar’. Beraber direnelim. Buradan komisyonu göreve davet ediyorum. Biz komisyonun bağımsız olmadığını biliyoruz. İktidar sesleniyoruz Nuriye ve Semih’i öldürme” dedi. Daha sonra salona canlı yayınla bağlanan Semih Özakça, bu direnişin tarihin en önemli direnişi olduğunu belirterek, “Direnişi büyütelim. Bunun sınırı yok. Dünyada ve Türkiye’de bu kadar meşru bir direnişin ortaya çıkarılması hepimizin eseri.  Bu direniş kazanılmış bir direniştir. Hergün kalktığımda biz kazandık. Somut kazanımı da elde edeceğiz. Bu kazanımı dünya halklarına armağan edeceğiz” dedi. 

Veli Saçılık da konuşmasında, “Biz onların Yüksel Caddesi’nde korkularını büyüttük. Büyütmeye de devam edeceğiz. Onlar bizim işimizi çaldı, hayatımızı çaldı, özgürlüklerimizi çaldılar en son söylemlerimizi çaldılar. Nuriye ve Semih kazanmıştır. Adı OHAL komisyonu olan herşeyi gizli olan illegal kurumu tanımıyoruz. Biz bunu tanımıyoruz. Ancak, Nuriye ve Semih için  bir yol açılmasını istiyoruz. Biz yere düşmeyiz, diz çökmeyiz” diye konuştu.

Sanatçı Barış Atay, kamuoyundaki toplumsal gelişmelere tepkisiz kalan sanatçılara seslenerek, “Sadece iktidarın verdiği yemeklere katılarak, istediği reklamlarda oynayarak, sanatçı olunamaz. Bu sürecin sonunda yine yüz yüze bakacağız. Bizi, size selam vermekten utanç duyacak duruma getirmeyin” dedi. 

Daha sonra salona canlı olarak Nuriye bağlandı. Nuriye, en başından beri söyledikleri şeyin “İşimizi geri istiyoruz” olduğunu hatırlatarak, bunun karşılanabilir, basit bir talep olduğunu söyledi. “Hepimiz KHK’lar ile işlerine iade edilen insanlar olduğunu gördük. Bu çok kolay birşey. Hele AKP için bunu yapmak çok kolay. Sorgusuz sualsiz hukuksuz iş yapan AKP için bu çok kolay” diyen Gülmen,  440 gündür bunu anlattıklarını söyledi. Direnişin ilk başlarında insanların sadece “fetöcü”lerin işten atıldığını düşündüklerini ancak gelinen noktada, herkesin iktidarın kendisi gibi düşünmeyen herkesi işten atıldığını bildiğini söyleyen Gülmen , direnişin meşru olduğunu dünyada ve Türkiye’de herkese anlattıklarını söyleyerek, "Talebimizin karşılanmasını istiyoruz. En başından beri başka istediğimiz bir şey yok. Açlığımız çok uzadı. Sağlık sorunları yaşıyoruz. Talebimizin karşılanması büyük bir aciliyet gerektiriyor. Sağlımız bizim için önemli.  Açlığımızı bitirecek sonucu getirelim, kazanalım. Direniş bana özgürlüğümüzü getirdi” dedi.

Salonda, “Nuriye ve Semih yalnız değildir” sloganları atıldı. Barış Atay "İşimizi Geri İstiyoruz" eylemi, Nuriye ve Semih'in açlık grevi sürecini anlatan ve işlerine iade edilmelerini talep ede  basın metnini okudu.

Toplantı sona ererken Acun Karadağ bu eylemi savunan birçok avukatın tutuklu olduğunu ve açlık grevine başlayacaklarını anımsattı. Nuriye ve Semih İçin Dayanışma'nın her Cuma yaptığı eyleme de çağrı yapan Karadağ "Çok güzel bir geniş ve kararlılıkla giden dayanışma örmüşsünüz bunu başka konularda da mücadele için devam ettirmenizi dilerim" dedi. Basın toplantısı "Nuriye Semih Yalnız değildir", "Nuriye ve Semih Kazanacak" sloganlarıyla sona erdi.