Yazdır

 

Dün akşam saatlerinde bir işçi daha kendini yaktı.

“Daha” diyoruz, çünkü neredeyse kanıksanacak derecede yaygınlaştı bu “intihar” şekli. Tırnak içinde “intihar” diyoruz, biliyoruz ki kendini yakmak hayatına son vermenin en acılı biçimi olduğu kadar en umutsuz ve en isyankar biçimi… Kendini yakmak, bu yaşamın acımasızlıklarına ve eşitsizliğe karşı son bir isyan, bir başkaldırı…

Bu umutsuzluk değil mi Arap Baharı’nı ve isyan ateşinin fitilini tutuşturan… borçları gırtlağa dayanmış babaların, şiddete daha fazla katlanamayan kadınların yaşama umutsuz isyanları…

Dün akşam saatlerinde Meclis’in Dikmen Kapısı’na yakın bir noktada bir inşaat işçisi kendini ateşe verdi…

15 yıllık kalıpçı ustası idi Sıtkı Aydoğmuş… İşsizlikten, borçlarından, çok çalışıp ücretini tam alamamaktan, taşeron olarak çalışmaktan şikayetçi milyonlardan birisi…

TBMM önüne sadece sesimi duyurmak için giden, bir milletvekili ile konuşup derdini anlatmak isteyen bir işçi… Hastaneye kaldırıldı Sıtkı Aydoğmuş… “Giderken kendimi yakmak gibi bir niyetim yoktu” diyor. “İstiyordum ki sadece bir milletvekili gelsin, inşaat işçisinin sorununu dinlesin, yaşadıklarımızı bir bilsin” diyor. “Bir milletvekili gelseydi hiç bir şey olmayacaktı. Sırtımı duvara dayadım, elimde benzin bidonuyla bekledim. Ben bir milletvekilini beklerken, apar topar polisler üzerime geldiler. Hiçbir şey yapmayacaktım aslında. Polisleri öyle görünce, ben de dayanamadım. Üzerime benzini döküp çakmağı çaktım, kendimi ateşe verdim. Sadece bir milletvekili ile görüşmek için illa ölmek mi gerekiyor?”… diye isyanını dile getiriyor hastanede…

Bu haberin ardından 12 saat geçmiyor ki, başka bir haber düşüyor gündeme… İstanbul Beylikdüzü’nde konteynerlarda kalan 3 atık kağıt işçisinin yanarak can verdiğini duyuyoruz.

Pakistanlı ve Afganistanlı göçmen işçiler… Lanetlilerin lanetlileri… ekmek parası kazanabilmek, ailelerine bakabilmek için sokaklarda atık kağıtlar toplayan, ancak konteynerlarda barınabilen göçmen işçilerin kaderi de yanarak ölmek oldu…

Yaşamı elleriyle var eden ama bu yaşamda yer bulamayan yeryüzü lanetlileri… Kurtuluşun tek yolu, insanca yaşayabilmenin, insan kalabilmenin tek yolu, kanlarımız üzerinde yükselen bu sistemi yok etmekten geçiyor.