Yazdır

Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifinin 6 Ocak günü Gazi Mahallesi’nde düzenlediği "KHK’larınızı tanımıyoruz. Tek Tipe Geçit Vermeyeceğiz" etkinliği, HDP ilçe binasında yapıldı.

Forum şeklinde ilerleyen etkinlik, ölümsüzleşen devrim savaşçıları için saygı duruşuyla başladı. Teker teker söz alarak konuşmalara başlandı ve söz alan ilk kişi, tek tip uygulamasının “onur” sorunu olduğunu, gerekirse açlık grevleri ile durdurulması gerektiğini savundu.

Bir Mücadele Birliği okuru ise, açlık grevinin şu an gündemde olmaması gerektiğini söyleyerek, “fiili saldırılarda dinç olmaları gerekiyor tutsakların... Yoksa alır giydirirler. Takati olmazsa tutsakların, nasıl yırtıp atacaklar. Sokağa çıkmalı ve ancak yeni ayaklanmalarla durdurabiliriz sorunlarımızı. Sadece cezaevi sorunu değil. 9 yaşındaki çocuk 70 yaşında adamla evlenmesin diyenler, işinden atılanlar, işçiler, hepimiz sokağa çıkarsak durdururuz. Cezaevlerindeki yoldaşlarıma kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum” dedi.

Oluşan sessizlik üzerine “arkadaşlar, yoldaşlar söz alalım, ne yapacağımızı konuşmamız lazım, bizim ve cezaevlerindeki yoldaşlarımız hakkında karar veriyorlar, her kararlarında bir darbe daha yiyoruz. Unutmadık hiçbir şeyi, affetmedik. Hendek savaşlarını unutmadık, kahramanlıkları unutmadık, insanlara yapılan zulmü durduramadık, durduramamanın öfkesi içimizde, yüzbinlerce insan işinden atıldı, öfkesi içimizde. Affetmedik. Doğru noktada patlayabilirse özgürlüğümüzü kazanabiliriz yoldaşlarımızı kurtarabiliriz. 19 Aralık öncesi katliama hazırlanıyorlardı. O dönem okul gibiydi cezaevleri. Şu an tekli hücrelerde yoldaşlarımız biri açken diğeri tok olsun istiyor devlet. Birinin parası varken, diğeri sefalet çeksin istiyor. O dönemde cezaevleri yönlendirdiyse eylemleri, şu an artık bizlerin omuzlarında bu. Dayanışma örnekleri mücadeleyi örecek, büyütecek. Yoldaşlarımız teslim olmayacaklarını söylüyorlar, biz de neyse bunun bedeli ödemeye hazırız. Ölümse ölüm, tutsaklıksa tutsaklık. Kalkın konuşun bizim adımıza verilen kararlar, hepimizin yaşamını etkiliyor mahvediyor. Cezaevleri sorunu bir çok kesimi kapsayacak ve birleştirecek. Müdahale etmemiz gerekiyor sürece, kendi hayatlarımız ve sevdiklerimiz için…” denildi.

Bir anamız söz alarak “Şeyh Said idam edilmeden önce, devlet kendi adamlarını salıyor sokağa, ‘bakın bakalım, serhıldan havası var mı?’ diye. Öyle bir hava yoktur, herkes evindedir. O zaman idam ediyorlar. Biz bir şey yapmazsak, çocuklara kıyacaklar” dedi. Söz alan bir Mücadele Birliği okuru da Gazi Mahallesi’nden bir işçi olduğunu söyleyerek, “üretimden gelen gücümüzü bu noktada örgütlemeli ve çok çeşitli eylemler yapabilmeliyiz, şalteri indirmeliyiz” diyerek, “ne yapmalı” sorusuna cevap oldu.

Söz alan başka biri ise, “devlet katliama hazırlanıyor. Giydiremeyecekler ama kıyımlar olacak. Bir kişi tek tip elbiseyi zorla giydirdiklerinde bile kalp krizi geçirerek öldüğünde, bunun sorumlusu devlettir. Bizler de engelleyemediğimiz için suçlu oluruz” dedi.

Can alıcı yönlerin konuşulduğu forumda söz alan bir kadın arkadaşımız da, bunun, ev ev gezerek herkesin gündemine sokmamız gereken bir mesele olması gerektiğini vurguladı ve “pazarlarda, sokaklarda, ev gezmelerinde bunları konuşalım. İnsanların kafaları da, bakışları da bu tarafta olsun” dedikten sonra Pınar Aydınlar söz alarak, sırtı sıvazlanan dinci-faşistlerin hedefinde olduğumuzdan ve yarın karşı karşıya geleceğimizden bahsetti. Toplumu sindirmeye çalıştıklarını söyleyerek, Guantanamo hapishanesinin esir kampı olduğunu ve buradakilerin onu örnek alarak tutsakları teslim almaya çalışmalarından bahsetti. Asla teslim olunmayacağını vurgulayarak “Özgürlük Mahkumları” parçasını söyledi.

Etkinlik böylelikle sona ermiş oldu.