Yazdır

İstanbul Tabip Odası, TTB Merkez Konseyi üyelerinin gözaltına alınmalarını protesto ederek basın açıklaması düzenledi. Gözaltına alınanların derhal serbest bırakılması istenen açıklamada “Tıbbın kurucuları İstanköylü Hipokrates’ten, Bergamalı Galenos’tan bu yana burada, bu topraklarda vardık, varız, var olacağız!” denildi. 

İSTANBUL - Cağaloğlu'ndaki İstanbul Tabip Odası'nda TTB Merkez Konsey üyelerinin ev baskınları ile gözaltına alınmaları ile ilgili basın açıklaması gerçekleştirildi. Sağlık kuruluşlarının yanındaok sayıda emek ve meslek örgütü, sendikalar, siyasi partiler ve kitlesel olarak taşeron işçiler katılarak "Hekimliklerin yanındayız" dedi.

Basın toplantısına Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Şebnem Prof. Dr. Korur Fincancı, Cumartesi Anneleri’nden, Maside Ocak, Emek Partisi MYK üyesi Levent Tüzel, Mücella Yapıcı, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, Halkevleri’nden Cihan Uyanık, Öğrenci Kolektifleri’den Kazım Baykent, Politeknik’ten Ersin Kiriş ile çok sayıda DKÖ temsilcisi geldi.

Basın açıklaması öncesinde evlerinden, işyerlerinden gözaltına alınan Dr. Ayfer Horasan, Dr. Bülent Nazım Yılmaz, Prof. Dr. Funda Obuz, Dr. Hande Arpat, Prof. Dr. Raşit Tükel, Dr. Selma Güngör, Uzman Dr. Sezai Berber, Prof. Dr. Sinan Adıyaman, Dr. Şeyhmus Gökalp, Prof. Dr. M. Taner Gören ve Dr. Dr. Yaşar Ulutaş’ın özgeçmişleri aktarıldı.

İstanbul Tabip Odası’nın basın açıklamasını İncilay Erdoğan “Hekimliğin binlerce yıllık değerlerini savunan TTB’nin muhbirliğe soyunanlara cevabıdır” diyerek okudu. Erdoğan açıklamada TTB’nin her koşulda yaşamı savunmaya ve “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” demeye devam edeceğini belirtti.

“Bu Topraklarda Hep Vardık, Varız, Varolacağız!”

Erdoğan, "Türk Tabipler Birliği'nin “Savaş bir halk sağlığı sorunudur!” başlıklı hekimliğin binlerce yıllık değerlerini savunmaktan başka hiçbir ifade içermeyen basın açıklamasını hedef haline getirenlere, içinde hiçbir suç unsuru olmayan açıklama için soruşturma açanlara, her birinin adresi belli arkadaşlarımızı ifadeye davet etmek yerine evlerini bastırarak gözaltına aldıranlara, yıllardır siyasi iktidarın bütün olanaklarını kullandığı halde TTB seçimlerini kazanamayıp  muhbirliğe soyunanlara cevabımız: Biz hekimiz, sağlıkçıyız. Tıbbın kurucuları İstanköylü Hipokrates’ten, Bergamalı Galenos’tan bu yana burada, bu topraklarda vardık, varız, var olacağız!" Topluma adanmış bir mesleğin onurlu üyeleri olarak insan yaşamını, sağlığı, barışı, demokrasiyi her zaman olduğu gibi bugün de, yarın da savunmaya devam edeceğiz" dedi.

Dünya Tabipler Birliği (WMA) Başkanı Dr. Yoshitake Yokokura’nın gözaltılar ile ilgili açıklaması ise Melahat Cengiz tarafından okundu.

 

“Her Türlü Baskıya Karşı Yaşam Hakkını Savunacağız! ”

İstanbul Üniversitesi Demokratik Üniversite Girişimi adına Hatice Kurtuluş ise "İktidarın TTB’yi hedefine alması boşuna değildir. TTB yıllardır süren yanlış sağlık politikalarının topluma maliyetini ortaya koymaktadır ve Türkiye’de hak ihlallerine karşı yaşam hakkını savunan bir örgüttür. Hekimlerin meslek yemini ettiği yaşam hakkı üzerine kuruludur. Savaş ölüm demek, açlık, hastalık, sakatlık demektir. Bu nedenle hekimlerin savaşa hayır demesi meslek doğalarının gereğidir, başka türlüsü düşünülemez. Her türlü baskıya karşı yaşam hakkını savunmaya devam edeceğiz" dedi.

 

"93 Yaşında Bir Hekimi, Arkadaşlarımızı Gözaltına Alanları Kınıyorum"

Dr. Tarık Ziya Ekici ise gönderdiği mesajda "TTB Başkanı ve yöneticilerinin gözaltına alınmaları ülkemizin itibarını zedeleyen hatalı bir davranıştır. TTB, Türk tıbbını ve Türk hekimliğini temsil eden, ülkemizin sağlık koşullarının iyileşmesini ve halkımızın en iyi sağlık hizmeti almasını amaç edinmiş dünya çapında saygınlığı olan kanunla kurulmuş resmi bir kuruluştur. Değerli meslektaşlarımızın gözaltına alınmaları dünya hekim camiasında ve tıp çevrelerinde Türkiye aleyhine olumsuz tepkilere yol açacak son derece hatalı bir davranıştır. Meslektaşlarımızın derhal serbest bırakılmasında sayılamayacak kadar çok sayıda ülke yararı da vardır. 93 yaşında bir hekim ve TTB’nin eski bir mensubu olarak  meslektaşlarımın gözaltına alınmalarını şiddetle kınıyor ve derhal serbest bırakılmalarını talep ediyorum" dedi.

“TTB’yi Savunmak Yaşamı Savunmaktır”

DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu iktidara seslenerek “Buradan açıkça söylüyorum siyasal iktidara, siz ki Prof. Dr. Taner Gören’in, bu ülkede binlerce hekim yetiştirmiş, milyonlarca insanın hayatını kurtarmış, bu ülkenin en hümanist, en mesleğine aşık, en fedakar hekimlerinden birisinin eline kelepçe taktınız ya sizin sonunuz geldi”dedi.

Bir Fransız felsefecinin söylediği sözleri hatırlatan Çerkezoğlu "Bugün içinden geçtiğimiz süreci, bugünün Türkiye’sini çok iyi anlatıyor. “İktidar yaşamı hedef aldığında yaşam iktidara karşı direniş olur” dedi. Çerkezoğlu şöyle devam etti: " Bugün sabah erken saatlerde Çapa’da Prof. Dr. Taner Gören’in odasında polisler arama yaparken koşup oraya gittiğimizde polisler önümüzü kesti 'Durun kimsiniz, nereye gidiyorsunuz' dedi. Söylediğimiz söz şu oldu; 'Taner gören benim hocam. Öğrencisiyim' dedim. Bilinçaltında çıkan bu tanımlama aslında bu ülkeye yaşatılanları açık bir biçimde gösteriyor. Odasındaki arama bitti kapıda bekledik. Kapıdan çıkarken bana sarılamadı. Ellerinde kelepçe vardı. Buradan açıkça söylüyorum siyasal iktidara, siz ki Prof. Dr. Taner Gören’in, bu ülkede binlerce hekim yetiştirmiş, milyonlarca insanın hayatını kurtarmış, bu ülkenin en hümanist, en mesleğine aşık, en fedakar hekimlerinden birisinin eline kelepçe taktınız ya sizin sonunuz geldi. Burası TTB, burası Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’nin en ücra köşelerine kadar sağlık ocakları kuran, işçiler çalışırken hayatlarını kaybetmesin diye işçi sağlığı iş güvenliği  sayısız çalışmalar yapan, 12 Eylül karanlığında cesaretle idam cezasına karşı çıkan Nusret Fişek’in örgütü burası. Burası Erdal Atabek’in örgütü. Savaşa karşı barışı savunmuş olan Füsun Sayek’in örgütü. Bugün TTB’yi savunmak yaşamı savunmaktır. Memleketi savunmaktır"

Hekimler basın açıklamasının ardından hep birlikte İstanbul Tabip Odası binası önünde Hipokrat Yemini’ni okudu. Bina önüne çıkan hekimlerin görüntüsünü almaması için polis basın emekçilerini kaldırılma sıkıştırıp önüne barikat kurdu.