Yazdır

"KHK'ler Gidecek Biz Kalacağız" diyerek 50 haftadır "İşimizi Geri İstiyoruz" eylemini gerçekleştiren KESK İstanbul Şubeler Platformu üyesi kamu emekçileri, sendika yönetimlerinin KHK ihraçlarına ilişkin mücadeleyi sahiplenmeyişini eleştirilerek, OHAL, KHK düzenine, faşizme karşı ortak mücadeleden başka çözüm yolu yoktur, bizler buna inanıyoruz ve mücadeleyi sahiplenmeye, güç vermeye çağırıyoruz" denildi.

İSTANBUL - KHK ile ihraç edilen ve bir yıldır "İşimizi Geri İstiyoruz" eylemini sürdüren KESK İstanbul Şubeler Platformu üyesi kamu emekçileri Bakırköy'deki BES İstanbul 1 Nolu Şube'de yaptıkları basın toplantısı ile yaşadıkları süreci değerlendirdi. İlk olarak söz alan ve Bakırköy'deki eylemlere katılan Dursun Doğan, OHAL rejimi, KHK ile ihraçlar, emekçilere yönelik saldırılar ve işlerine geri dönme mücadelesiyle  bir yıl geçirdiklerini ve süci olumlu ve olumsuz gelişmeleri değerlendirme ihtiyacı duyduklarını ve bunu kamuoyuyla paylaşmak istediklerini  bu değerlendirme ve eleştiriler ve değerlendirmelerle mücadeleye güçlü sürdüreceklerini umut ettiklerini ifade etti.

 

"Sendikalarımızı Kurarken Devrimci Mücadeleyi Birlikte Kabul Ettik"

KHK ile ihraç emekçiler adına basın metnini Eğitim-Sen İstanbul 4  Nolu Şube üyesi İlhan Koyu okudu. Bir yıldır haftanın dört günü Bakırköy, Kadıköy, Kartal meydanlarında haksız hukuksuz yayımlanan KHK’lere, OHAL düzenine ve faşizme karşı mücadele ettiklerini hatırlatan Koyu "Sendikalarımızı da kurarken sınıflar tarihindeki direnişlerden, fiili meşru mücadeleyi esas alan, kitle ve sınıf sendikacılığını yani devrimci sendikal anlayışı  hep birlikte kabul ettik. Sendika tüzüğümüze koyduk. Sendikaları sokakta kurduk. Kapılarına kilit vurulan sendikalarımızın kilitlerini kırdık. Milyonları grevlere çıkardık ve örgütledik. En güçlü olduğumuz dönem, mücadeleyi yükselttiğimiz dönemler olmuştur. Aynı zamanda örgütlenmenin de zirve yaptığı dönemlerdir" dedi. Koyu, bugün ise iktidarın ülkeyi OHAL ve KHK düzeniyle yönetmekte olduğunu  faşizmin tüm kurumlarıyla başta kamu emekçileri olmak üzere tüm direnen kesimlere saldırdığını vurguladı. 

 

"Kendi İrademizle Sokağa Çıkarken Ortak Mücadeleyi Hedefledik"

"KESK’li Kamu Emekçileri de bundan payına düşeni almıştır" dedi. OHAL ve KHK düzenine, faşizme karşı ortak mücadeleden başka çözüm yolu olmadığını ifade eden Koyu "Bizler İstanbul da ihraç edilen kamu emekçileri olarak kendi irademizle sokağa çıkarken ortak mücadeleyi hedefledik. Bu güne kadarda ısrarla sürdürüyoruz ve başardık da. Sendikamızın da kendi kuruluş ilkelerine sahip çıkarak bu direnişleri büyütmesini, meydanlara çıkmasını ve 4000 üzerindeki ihraçlarını direniş çadırlarında, şehir meydanlarında bir araya getirmesinin önemini her ortamda yüksek sesle haykırdık. Somut olan KESK’li direnen ihraçların bu haykırışları yaşam bulmamıştır" dedi.

"Yönetimler En Cesur Pratiği Götermek Yerine Uzlaşma Yolunu Seçti"

Sendikadan umudunu kesenlerin kendi iradeleri ile direnmeye, sokaklara çıkmaya, başladıklarını, sendika yöneticilerinin en cesur ve pratiğinin en güçlü olması gereken OHAL koşularında  ise olağan süreçte yaptıkları görüşme ve uzlaşmacı tavırla emekçilerin sorunlarını çözmeye çalışmalarının aslında direnme iradesinden yoksun olduklarını da gösterdiğini vurguladı.

 

"Nuriye ve Semih de Dahil Hiçbir Eyleme Sahip Çıkılmadı"

KESK yönetiminin 1,5 yıldır önüne hiçbir mücadele programını ortaya koyamayışını eleştiren Koyu, "Yöneticilerin hakim tutumu müzakere, uzlaşma, dava açma, üyelerimizin katkısıyla sağlanan maddi dayanışma olarak kendini göstermektedir. KESK’in ihraçlar gündemli Ankara yürüyüşündeki geri tutumu, İhraç Kurultayı'nda ihraçlara söz hakkı tanınmaması ve orada alınan kararların hayata geçirilememesi,  Yüksel Caddesinde Nuriye ve Semih başta olmak üzere hala çeşitli illerde sürdürülen direnişler ve bir yıla yaklaşan açlık grevlerine sahip çıkmaması hiçbir gerekçeyle açıklanamaz" dedi.

 

"Yöneticiler Eylemlere Ya Misafir Gibi Geldi Ya Hiç Uğramadı"

20 Şubat 2017'den bugüne bir yıldır haftanın dört günü eylem öncesinde ise KESK İstanbul Şubeler Platformuna yaptıkları çağrıya olumlu yanıt verildiğini belirten Koyu, "Sendikalarımızın buna uygun fiili meşru mücadele çizgisini canlandırma inancı ile sendika pankartı ve önlükleriyle direnme karar aldık. Bu karar İstanbul da ki tüm sendika yöneticilerinin  ortak kararı olarak kabul edildi. Ancak pratikte hiç de bu ortak karara sahip çıkan bir tutum sergilenmedi. Şubeler Platformu pankartının olduğu, şubeler platformu adına açıklama yapıldığı direniş alanlarımıza, duyarlı birkaç yöneticimiz dışında çoğunlukla ya hiç uğranılmadı ya da misafir konumunda uğranıldı" dedi.

 

"Eylemlerimiz Israrla Görmezden Gelindi, Taleplerimiz Yok Sayıldı"

KESK tarihinde sürekliliği olan tek örnek olmasona rağmen İstanbul KESK'li ihraçların eylemlerinin,  sendikaların yayınlarında, web sayfalarında yer almadığına, diğer üyelerle paylaşılıp anlatılmadığına dikkat çekti.  Konuşmalarda yeterince yer verilmediğini, ısrarla direnişi anlatan broşür çıkarma talebini ve hatta taslağı hazırlayıp sunmalarına rağmen görmezden gelindiğini söyleyen Koyu, "Bazı sendika şubelerinin olumlu çabalarının dışında direnişimizi işyerlerine taşıma, duyurusunu yapma taleplerimiz yok sayıldı. Direniş saatlerine toplantı ve etkinlikler konularak, hem direnişi sendikal bir mücadele gibi algılamadıkları, hem de direniş alanlarında bulunan biz direnen ihraçların yapılan etkinliklere katılımımızı önemsemedikleri sonucunu ortaya çıkarmıştır" dedi. İhraç olan emekçilerin yaşamlarını nasıl sürdürdüğü ve hangi zorlukları yaşadıkları üzerine hiç düşünülmediğine vurgu yapan Koyu, yaşadıkları zorluklar nedeniyle çalışmak zorunda kalan veya başka bir yere gitmek zorunda kalan ve eylemlere katılamayan arkadaşları olduğunu aktardı.

 

"Her Şeye Rağmen İletişimi Sürdürmeye Çalıştık"

Koyu, pek çok olumsuzluğu, birleşik mücadeleye olan inanç ve sabırla sendikal mücadele için canlarını verenlerin, bedeller ödeyenlerin yarattıkları değerlere sahip çıkmak adına olgunlukla karşıladıklarını ve  İletişim kanallarını bozmamak için ellerinden geleni yaptıklarını belirtti.  

"Direnişimizin Değersizleştirilmek İstendiğini Gördük" Bardağı taşıran son damlanın ise 14 Ocak mitingi olduğunu aktaran Koyu, "Bu miting İstanbul da yapılıyordu ve aynı zamanda bu alanda bir yıldır süren direniş vardı. Direniş KESK İstanbul Şubeler Platformu olarak sürerken, mitingde düzenleyen yine KESK İstanbul Şubeler Platformuydu. Ancak öyle bir tablo ortaya çıktı ki direnişimizin aslında hiç de sahiplenilmediği, hatta değersizleştirilmek istendiği net olarak sergilendi" dedi.

 

"KHK'lere Karşı Mitingde Dahi Yok Sayıldık!"

14 Ocak için yapılan miting çağrılarında KHK eylemlerinden tek bir kare bile görüntü yer almadığına, mitingin KHK eylemlerinin yapıldığı alanlarımızdan biri olan Bakırköy Özgürlük meydanında yapılmasına ve temasının KHK ‘lar olmasına karşın kendileriyle hiç temas kurulmadığını belirterek şöyle devam etti. "14 Ocak günü yürüyüş kortejinde yerimiz dahi belli değildi. Biz de kendi inisiyatifimizle yerimizi aldık. Miting alanında, direnişimize çağrı yapmak için söz hakkı istedik. Fakat 'Ne söyleyeceğinizi bilmiyoruz' denilerek tertip komitesi tarafından bize izin verilmedi. Kürsüde konuşan bizim gibi ihraç Eş Başkanlar da, direniş alanında konuşmalarına rağmen İstanbul da ki direnişten hiç söz etmediler. Bu durum direnişin kurumsal olarak görülmediğimizi somut olarak ortaya çıkarmıştır"

 

"Sendikalar Mücadele Edenlerindir"

"Fiili meşru mücadele diyorsak, sendikalar mücadele edenlerindir, hak verilmez alınır diyorsak, susmamalıyız. Bugün direnme irademizi zedeleyenler bilsinler ki  bu tutarsızlıklarını başta sendika üyelerimiz olmak üzere duyarlı kamuoyu önünde teşhir etmekten başka çaremiz kalmamıştır. Sendika yöneticileri tutumlarında ısrarcı olurlarsa ve somut bir adımı en kısa sürede atmazlarsa bizler de ‘Direnen KESK’li kamu emekçileri’ der yolumuza devam ederiz. Direniş meydanları belki bu sayede biraz daha berraklaşır" diyen Koyu, yüreğindeki umut ve mücadele tutkusunu kaybetmemiş değerli dostlarıyla birlikte mücadeleyi sürdüreceklerini belirtti. KESK üyesi kamu emekçileri son olarak basın emekçilerinin de eylemlere daha fazlası önem vermesini beklediklerini ve Bakırköy, Kadıköy ve Kartal'da eylemlerin devam edeceğini ifade ettiler.