Türkiye ve Kürdistan zindanlarında devrimci tutsaklara yönelik uygulanan baskı ve işkencelere karşı Mücadele Birliği Platformu’nun da içinde bulunduğu Devrimci Tutsaklarla Dayanışma Platformu, İsviçre’nin Basel şehrinde 13 Eylül günü Clarplatz’da bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Saat 18.00’da Almanca sloganlarla başlayan açıklama, yine Almanca okunan basın açıklamasından sonra sloganlarla sonlandırıldı.

Okunan basın açıklaması şöyle:

Tutsaklara yönelik tek tip elbise saldırısına hayır.

Türkiye’de faşist devlet, zindanlarda, hapishanelerde başta devrimciler olmak üzere gazetecilere, aydınlara, milletvekillerine tüm demokrat ilerici tutsaklara karşı yeni bir saldırı başlatıyor. Sistematik baskı ve işkencenin yanı sıra gazete, kitap ve mektup vermemek, görüş yasağı getirmek gibi temel hakların gasp edilmesi, hasta tutsakların tedavi edilmemesi gibi uygulamalar yıllardır devam ediyor. Şimdi de “Tek tip elbise” saldırısına hazırlanıyorlar.

Faşist iktidarın zindanlardaki tutsaklara karşı yeni bir saldırı dalgası başlatması tesadüf değildir. İlerici toplumsal muhalefeti ezmenin bir yolu olarak politik tutsaklara saldırmak devletin her zamanki temel politikasıdır. Bu politikanın amacı işçi ve emekçileri teslim almaktır. Bunun için de toplumun en ileri, en bilinçli ve en kararlı öncüleri olan devrimci tutsakları teslim almak istiyorlar. Onları teslim alabilirlerse toplumsal muhalefeti de ezebileceğine inanıyorlar.

Faşist devlet ve onun kukla AKP hükümeti , bütün zor ve şiddet yöntemlerine rağmen Kürt halkının, Alevilerin, ezilen-sömürülen kitlelerin, aydınların ve demokratik güçlerin düzene karşı mücadelesini teslim alamıyor. Sokaklara hakim olamıyor. Mücadele eğilimleri ve toplumsal patlama dinamikleri daha da güçleniyor

Bunun verdigi kudurganlıkla faşist devlet ve onun AKP hükümeti, egemenliğini korumak ve ayakta tutmak amacıyla bütün güçleriyle saldırıya geçmiş durumda. Kürdistan’da ne korkunç katliamlara giriştiğini, nasıl bir gözü dönmüşlükle saldırdığını bütün dünya gördü. Ancak ne yaptıysa Kürt halkına, Alevilere ne de Türkiye işçi ve emekçilerine, devrimci güçlere ve ilerici toplumsal güçlere boyun eğdiremedi, onları teslim alamadı.

Devrimci tutsaklara karşı tarihin en kanlı katliamlarından birini gerçekleştirmiş olan eski Başbakan Bülent Ecevit “Cezaevlerinde hakimiyet sağlanmadan sokaklarda hakimiyeti sağlayamayız” sözüyle sermaye sınıfı ve faşist devletin bu politikasını itiraf etmiştir. Bu itiraftan hemen sonra düzenlenen 19 Aralık 2000 zindan katliamlarında onlarda devrimci tutsak katledilmişti.

Aynı şekilde, 12 Eylül askeri faşist cuntası, iktidara gelir gelmez ilk iş olarak zindanlardaki devrimci tutsaklara saldırmış, onlarca devrimciyi idam etmiş, tarifsiz işkenceler uygulamış, tek tip elbise giydirmeye çalışmış ve tüm bunlarla devrimci tutsakları teslim almaya çalışmıştı.

Sermaye sınıfı, emekçi sınıfları teslim almak ve sokaklara hakim olmakla devrimci tutsakları teslim almak arasındaki bağı gördüğünü zindanlara yönelik sistemli saldırılarıyla ortaya koymuştur.

Devrimci tutsaklar, zindan tarihleri boyunca, faşist devletin her türlü saldırısına karşı canları pahasına savaştılar, kimliklerini ve onurlarını korudular. Bu, dün böyleydi, bugün de böyledir.

Zindanlarda tutsak olan başta devrimciler olmak üzere, demokratlar, muhalif gazeteciler, milletvekilleri, Aleviler, Kürtler, işçi ve emekçiden yana olan sendikacılar yalnız değildir.

Tutsaklara yönelik tek tip elbise saldırısı da olmak üzere her türlü baskı ve hak gasplarına karşı, devrimci tutsaklar özgür oluncaya kadar dayanışmayı yükseltelim.

Tek Tip Elbise Işkencesine Hayir

Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur!

Devrimci Tutsaklara Özgürlük!

Devrimci Tutsaklarla Dayanışma Platformu