Yazdır

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın yargılandığı davanın ikinci duruşma Sincan Cezaevi Duruşma Salonu’nda başladı.

Duruşma için bir çok ilden avukatlar Sincan’a geldi. Duruşma salonuna ilk alınanlar avukatlar ve milletvekilleri. “Güvenlik zafiyeti” gerekçesi ile su şişesi, simit, araba anahtarı vb salona alınmadı.

Nuriye Gülmen hastanede tutulduğu gerekçesi ile duruşmaya getirilmezken, Semih Özakça salona gülümseyerek, el sallayarak geldi. Sanık olarak yan yana oturduğu Acun Karadağlı ile tokalaşmasına dahi izin verilmedi, etrafı askerlerce ablukaya alındı. O ise ayağa kalkarak, sıkılı yumruğunu kaldırarak selamladı salondakileri.

Semih Özakça'nın kimlik tespitine geçildi. “Ne iş yapıyorsunuz”, “Öğretmenim”, “Aylık geliriniz”, “Yok”

Av.Murat Yılmaz usulü taleplerde bulundu ilk önce, İstanbul emniyetinin mahkemeyi etkilemek amacıyla sunduğu evrakların dosyadan çıkarılmasını istedi. Mahkeme başkanı değiştirilmişti.

Ve mahkeme Semih Özakça'dan kendini temsilen üç avukat seçmesini istedi. O ise “Bize yapılan zulmün bir parçası olan bu dayatmayı kabul etmiyorum. Benim yüzlerce avukatım var” diyerek yanıtladı. 3 avukat seçmeyeceğini, dosyasını görüştüğü 14 avukatının tutuklandığını, Nuriye Gülmen' in zorla hastaneye götürüldüğünü ve savunma hakkına yönelik bu saldırıyı kabul etmediğini ifade etti.

Acun Karadağ da bu dayatmayı reddetti, “buraya gelen herkes benim avukatımdır, müdahil olabilir” dedi. Avukatlar da “Davayı 'örgüt suçlaması'ndan ayarladığınız için 3 avukat kuralını uygulayamazsınız. Bu kanuna aykırı” diyerek itiraz ettiler. Mahkeme ise üç avukat sınırlamasına yönelik itirazların reddine karar verdi.

 Semih Özakça savunmasında, "Ekmeğim elimden alınarak terbiye edilmeye çalışıldım.Çalınan ekmeğimi hırsızların tok dişleri arasından almaya çalıştım..." dedi. "Anadolu'da baba İshak , dönen dönsün ben dönmezem diyen Pir Sultan'ım... Filistin intifadasında siyonizme karşı dövüşen Filistinliyim. Bizim yaşadığımız zulüm yeni icad olmadı" dedi; "Bizim sınıfımız ezilenlerin ve sömürülenlerin sınıfıdır"

Mahkeme başkanı Semih Özakçaya iddianame'ye bağlı kalması yönünde müdahalede bulunduğunda, “Ben buraya gelene kada çok sabrettim, siz de biraz sabredin” diye yanıtladı.

"Binbir emek ve çabayla öğretmenlik mesleği yapmaya başladım.Mesleğimi çok büyük emek ve özveriyle kazandım..." diyen Semih yorulduğu için 5 dakika ara verildi.

"Her seçim ödenecek bedeli de birlikte getirir... Ekmeğimi ve onurumu savunmanın bir bedeli olacağını biliyordum. Halkın aydını, korkularına rağmen aydın olabilendir.Biricik olduğunu düşünmez. Halktan öğrenir, halka öğretir... Halkın aydını en güzel türkünün koro ile söylenen olduğunu bilir. Bizleri TEM şube polisleri eliyle sokaklardan kaçırdılar. İşimiz hemen verilseydi direnişimiz de o kadar çabuk biterdi. "Gezi ve Tekel eylemlerini yaratmak bizim değil, zorbaların elinde. İktidar böyle devam ettiği sürece yeni ayaklanmalar doğacaktır. Biz devrim olsun, AKP gitsin diye açlık grevinde değiliz. Biz işimizi istediğimiz için açlık grevindeyiz. Çok basit; İşimizi istiyoruz. "Açlık grevi bizim irademiz, bu iradeye saygı duymayanlar var. Bize müdahale etmek için hastaneye/hapishaneye kaldırdılar. Saatlerce uyumadığım oldu. Sorun kendinize hiç saatlerce uyumadığınız oldu mu? Süleyman Soylu kendi halkı inandıramadığı için kitapçık bastırmış. Bu ekip zati bizi "terörist" ilan etti. Sizin ne hüküm vereceğinizin ne önemi var, bu mahkeme niye kuruldu? Şimdi verin kararınızı perde kapansın ; dost dost ille kavga..." diyerek savunmasını bitirdi, alkışlarla karşılandı...

Verilen 1 saatlik aradan sonra mahkeme Acun Karadağ'ın savunması ile devam edildi. Acun Karadağ, Nuriye duruşmaya getirilip savunmasını yapana kadar savunma yapmayacağını söyledi, "204 gündür açlık grevinde olan bu insanlar ifadesini vermeden ,ben ifâde vermeyeceğim.Çünkü bu yargılamanın konusu açlık grevidir" dedi.

Avukatlar, Dr.Metin Bakkalcı'nın açlık grevinin olası etkileri üzerine görüşüne başvurulmasını talep etti, kabul edildi. Dr.Metin Bakkalcı, uzman olarak açlık grevi ile intiharın karıştırılmaması gerektiğinin altını çizdi.

Dr. Bakkalcı, “B1 vitamini açlık grevi süresinde kritik bir etkendir. Zorla müdahale etik açıdan doğru değildir, zarar vericidir, tıbbi müdahale zorla yapılamaz. Bu insanların açlık grevi kararı vermelerinde otorite tarafından seslerinin duyulmaması etkili oldu, buna şahit olduk. Açlık grevlerinde düzenli kontrol çok önemlidir. Bu insanlar tutuklandıkları günden itibaren tıbben kontrollerini yapamadık” dedi.

Duruşma, avukatların beyanlarıyla devam etti. Savcı, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın Adli Tıp Kurumu’na sevki ile değerlendirme raporu alınmasını, tutukluluklarının devamını istedi.

Verilen aradan sonra, mahkeme heyeti, tutuklu açlık grevi eylemcileri Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutukluluğunun devamına karar verdi, duruşma, 20 Ekim’e ertelendi.