Yazdır

 

Emperyalist kapitalist sistemin yok ettiği şeyler sadece insanlar, kentler, şehirler değil, doğa ve iklim de hasar görüyor ve dünyayı felaketler kasıp kavuruyor. Son onyılda yaşanan kasırgalar, seller, tsunami ve depremler nedeniyle köyler, kasabalar, şehirler yok oluyor, ölen veya kaybolanların sayısı binlerle ifade ediliyor, maddi kayıplar ise milyon dolarlar...

Geçtiğimiz haftalarda da ard arda Harvey ve İrma kasırgaları vurdu Amerika kıtasını. Karayipler, Küba ve ABD fırtınanın en fazla vurduğu yerler.

Ve fırtına bölgesindeki milyonlarca kişiyi etkileyen bu felaket, bir kez daha sosyalizm ve kapitalizm arasındaki farkı ortaya koydu.

Kar odaklı, insanın değil paranın, topluluğun değil bireylerin değerli olduğu kapitalist sistem ile insanın maddi çıkarlardan üstün geldiği, toplumun tümünün değerli olduğu sosyalist sistem bu felakette bir sınav verdi.

Önce Harvey ardından İrma'nın vurduğu ABD'de en büyük zararı Florida, Houston kentleri gördü. Acil durum ilan edilen Houston'da evleri yaşanamaz hale gelen insanlar sığınacak yer aradı, sokaklarda kaldı.

Milyoner bir din adamına ait 16.800 kişi alabilen mega kiliseye sığınmak için gelen evsiz insanlara kilisenin kapıları kapatıldı, halk sokakta kaldı.

Florida'da şehri boşaltma zorunluluğu ilan edildiğinde bir Pizza Hut bayisinde müdür, kasırgadan kaçmak isteyen işçileri cezalandırmakla tehdit etti. İşçilerden önce kasırgaya karşı hazırlık yapmaları, sonra da 72 saat içinde yeniden çalışmaya başlamaları istendi.

Sayısız ev sular altında kalıp kullanılamaz hale gelirken, ev sahipleri kiracılardan kira istemeyi sürdürdü.

Yalnızca ABD Başkanı seçilmek için 66 milyon dolar harcama yapan ve kişisel servetinin 3.5 milyar doların üzerinde olduğu tahmin edilen Donald Trump, kasırgada zarar görenlere 1 milyon dolar yardım yaptı.

Felaketin yarattığı krizi yönetemeyen ABD'de devletin hiç bir imkanı kasırga kurbanları için kullanılmazken, halk kendi imkanlarıyla sular altında kalmaktan kurtuldu. Bu krizler için ayrılan bütçe ise daha Harvey sona ermeden tükendi.

Doğa olaylarına karşı önleyici yöntemler uygulayan, ambargo altındaki “fakir” Küba, sınırlı kaynaklarına rağmen kasırgayı çok daha hafif atlattı.

Kasırga için geniş önlemler alınan Küba'da, elektrik birlikleri, tıbbi-cerrahi tugaylar gibi halk örgütlenmeleri kurularak kasırganın yarattığı hasarla mücadele edildi. 

Irma 7 Eylül tarihinden itibaren Küba’yı vurdu, kuzey kısmını daha fazla etkiledi. 4. düzeyde bir fırtına olan Irma, 9 Eylül tarihinde ülkenin orta ve doğu illerine ulaştı ve kıyılarda 8-10 metrelik dalgalara yol açtı. Çok sayıda ağaç ve ev hasar gördü, yollar sular altında kaldı.

Bütün devlet yapısı kasırgayla mücadele için harekete geçirildi. İletişim Bakanlığı iletişimin olumsuz etkilenmemesi için gereken önlemleri aldı. Küba telekomüniskasyon şirketi Etecsa SA sekiz ildeki iletişim kulelerinden 34 parabolik anteni ve kuzey sahillerindeki 100 Wi-Fi antenini koruma amaçlı söktü.

Küba Elektrik Birliği 25 acil durum kulesi kurdu. 1066 işçiden oluşan 155 tugay oluşturarak elektrik sistemlerinin etkilendiği illere gönderdi.

Halk Sağlığı Bakanlığı ise Biyoteknoloji ve İlaç Endüstrisi Grubu ile bağlantılı olarak ulaşılması zor topluluklara yardım amacıyla 67 tıbbi-cerrahi tugayı harekete geçirdi ve bu bölgelerdeki güvenli yapılarda 177 tane sağlık birimini hizmete soktu.

Sosyalist Küba, sadece insanları ve şehirleri korumakla kalmadı, hayvanları da kaderine terk etmedi. Kuzeydeki bir yunus akvaryumunda bulunan 6 yunusu, kasırgadan helikopterlerle kurtardı.

Bu tedbirlerle kasırganın etkilerini hafifleten Küba, diğer halklarla da dayanışma halinde. Irma Kasırgası'ndan etkilenen Karayip adalarına 750'nin üzerinde sağlık çalışanı gönderdi.

Venezuela ise Küba'ya iki yardım paketi gönderdi. İlk olarak gıda, temiz su ve ilaç gönderen Venezuela, ikinci pakette de altyapı onarımı için gerekli olacak 600 ton yardım gönderdiklerini duyurdu.

Rusya, Vietnam, Bolivya, Ekvador, Panama ve Dominik Cumhuriyeti başta olmak üzere pek çok ülke Küba'ya yardım gönderme planı yapıyor.

Yazımızın başında sosyalizm-kapitalizm karşılaştırması yaptığımızda, “insanlığı ilgilendiren böyle büyük bir felakette bile nasıl sistem karşılaştırması yapabiliyorsunuz” diyenler çıkmış olabilir. Ama fırtınanın yaşandığı o birkaç günde dahi halkların karşılaştıkları olaylar, devletin halkına yaklaşımını gösteren bu örnekler, bir kez daha bize iki sistem arasındaki farkı göstermeye yetiyor.

Para ve kar odaklı bir sistemde insanlar kaderlerine terk edilirken, insanın değerli olduğu bir sistemde insanların önce felaketten en az etkilenmesi için gerekli tedbirler alınıyor, ardından da ne kadar yoksul olursa olsun halklar birbirine kenetleniyor, azı olan hiç olmayanla paylaşıyor. Yiyeceği olan yiyecek gönderirken, yetişmiş gücü olan doktor gönderiyor. Halklar, insanlığın başına gelen felaketleri, dayanışma ile aşıyor.