Yazdır

 

SÖZÜMÜZÜ SAKINMADIK, GÜCÜMÜZÜ DE SAKINMAYACAĞIZ!

 Çürüme korkunç, çürüme tarifsiz! Öylesine batağa gömülmüşler ki, toplumun tüm tortusunu, tüm cüruflarını mıknatıs gibi çekiyorlar kendilerine. İpten kazıktan kurtulmuş tüm aşağılık sürüsünün omuzları üzerinden yılışık gülüşleriyle karşımızdalar! Aynı fotoğraf karesindeler, aynı çukurun içindeler! Dün Hrant’ın katilleriyle poz verenler polisler/askerlerdi. Bugün bakanlar, parti yöneticileri arz-ı endam ediyor! Bir cenazeye saldırmayı ulvi vatan görevi ilan eden korkak katil sürüleri “seçkin siyasilerle” aynı fotoğraf karesinde!

Sokak serserilerine, uyuşturucu bağımlılarına, suç şebekelerine, kadın düşmanlarına, tecavüzcülere, katillere bel bağlıyorlar. Bu höykürmeler, bu bağırıp çağırmalar... Sinmemizi, susmamızı istiyorlar. Ağızları salya köpük içinde! Öylesine bir acz ki bu... Ölülerimize saldırıyorlar. 7 gün boyunca ölüsü sokak ortasında bekletilen Taybet anamıza, evlerde derin dondurucularda bekletilen yavrularımızın ölü bedenine, mahzenlerde/bodrumlarda yakarak katlettikleri yoldaşlarımıza, dağda özgürlük uğruna vuruşan Ekin Wanlarımıza... Şimdi de 80’ine merdiven dayamış Hatun anamızın cenazesine... Devlet-i ali, budur aslında hali pür meali!

Bakmayın siz öyle efelenmelerine, milleti hizaya sokma gayretine... Bakmayın astığı astık, kestiği kestik nutuklarına... Dünyayı iki dudakları arasına hapsettikleri yanılsamasına aldanmayın. Sesleri yüksek çıkıyorsa, avaz avazsa bağırış çağırışları, yanıltmasın sakın sizi. Ne haklılıktan geliyor bu afra tafra, ne güçlülükten, ne cesaretten. Korkuyorlar! İliklerine kadar korkuyorlar! Korkmadıkları bir an bile yok. Kafalarını rahat bir şekilde yastığa koydukları uykular haram onlara!

“Şafaktan korkuyorlar, /Görmekten, /Duymaktan, /Dokunmaktan korkuyorlar /Yağmurda çırılçıplak yıkanır gibi ağlamaktan /Sımsıkı bir ayvayı dişler gibi gülmekten korkuyorlar /Sevmekten korkuyorlar, bizim Ferhat gibi sevmekten /..... /Tohumdan ve topraktan korkuyorlar /Akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar /Ne iskonto, ne komisyon, ne veda isteyen bir dost eli /Sıcak bir kuş gibi, gelip konmamış ki avuçlarının içine /Ümitten korkuyorlar....”

Korkuyorlar. Umutsuzlar, yarınsızlar. Ve emin olun, tabansızlar! İlk ayağa kalkışımızda, bu alçaklıkların hesabını sormak için adım attığımızda nasıl kaçacak delik arayacaklarını hep birlikte göreceğiz! Cesaretle, cüretle yürüyeceğiz üstlerine. Bir kez daha haykırıyoruz: Bu kavga faşizme karşı hürriyet kavgasıdır! Çakalların ulumasına pabuç bırakmayacağız. Sözümüzü sakınmadık hiçbir zaman, gücümüzü de sakınmayacağız!