Yazdır

Gelişmiş koşullarda devrim yapıyoruz. Daha ileri bir tarihsel noktada bulunuyoruz. Bu koşullarda yapılan bir devrim hedefine daha çabuk ulaşır. Toplumun devrimci yeniden kuruluşu uzun zaman almaz.

Daha ileri bir tarihsel aşamada bulunduğumuzu söylerken, ekonomik ve toplumsal yaşamda yeni ögelerin devrede olduğunu söylemiş oluyoruz. Tarih, yeni ögelerin sürece katılmasıyla, yeni gelişmelerle yol alır. Somut durumu anlamak için, tarihin en son gelişmelerini kaydetmemiz gerekiyor.

Bu gelişmeleri, dünya genelindeki ekonomik ve toplumsal duruma bakarak görebiliriz. Bilim ve teknikteki en son ilerlemenin sonuçlarının üretimde daha geniş olarak uygulanması, üretimin dünya çapında merkezileşmesi, sermayenin daha az tekelde birleşmesi, üretimin toplumsal karakterinin ya da emeğin sosyal karakterinin dünya düzeyinde boyutlanması; dolayısıyla emek-sermaye evrensel çelişkisinin keskinleşmesi; çağdaş gelişmeyi artık hiçbir şekilde taşıyamayacak durumda olan kapitalizmin kendi iç çelişkilerinin gelişmesiyle dağılıp çözülmesi vb. bunların hepsi, modern kapitalist üretimin temelleri üzerinde ortaya çıkan gelişmelerdir.

Kapitalizmin niteliğini, özelliklerini, ona egemen olan yasaları bilmek yeterli değildir; kapitalist üretimin genel eğilimi; bu toplumun yapısında yeni bir toplumun maddi koşullarının nasıl oluştuğu ve tarihin itici güçlerinin gelişmesi hakkında da tam bir fikir edinmeliyiz. Sürece bilinçli olarak etki de bulunmak için tüm bu gelişmelerin farkında olmamız gerekiyor.

Maddi koşullardaki gelişmelerin bilincinde olmamız gerekiyor; çünkü aynı koşullar, yeni bir topluma, komünizme geçişin koşullarıdır. Bunun farkında olmak aynı zamanda şu anlama gelir: Proletarya her yerde, daha yüksek bir toplumsal devrime bütün ciddiyetiyle hazırlanmalıdır. Bu sürece önderlik eden ve yön veren bir sınıf, buna denk bir devrimci pratik içinde olmalıdır.

Eylem, isyan ve ayaklanmalarla geçen son çeyrek yüzyılın tarihi bir kez daha göstermiştir ki; sınıfsız bir topluma geçiş geleceğin değil, günün bir sorunudur. 1917 Ekim Sosyalist Devrimiyle başlayan geçiş, günümüzde yeni tarihsel girişimlerle, yeni bir boyut kazanmıştır. Marksist-Leninist hareketin görevi, sürece hız vermek ve öncülük etmektir.

Nesnel temeldeki değişme, sınıf mücadelesinin biçimini etkiliyor. Mücadele, temeldeki değişimlere bağlı olarak değişime uğrar. Sınıf kavgası, ilk dönemlerine göre çok daha ileridedir ve gelişkindir. Olaylara damgasını vuran devrimci ve yıkıcı yöndür. Devrimci biçimde hareket etme emekçilerin sınıf örgütlerini, mücadele biçimlerini, mücadeleye katılan kitleleri güçlü olarak etkiliyor; isyancılara daha ileri gitme yönünde bir itiş veriyor.

Enternasyonal devrimci hareketin güncel pratiği bunun somut örneğidir. Harekete katılanlar daha ileri gitme, daha fazlasını yapma bakış açısını, mücadele gücünü ve yeteneğini taşıyor. Anında tepki verme ve harekete geçme, büyük kitleler halinde ve birlikte davranma, etkin bir propaganda ve ajitasyonda bulunma kapasitesi vb. çok ileri düzeyde. İşte enternasyonal çağımızı yeni bir toplumsal devrimler çağı yapmıştır.

Kadınlar, toplumsal devrimin etkin bir gücüdür. Her ülke, kadınların katılım düzeyine göre bu devrimi başarır. Ama kadınların devrime katılımları dünyanın her köşesinde artıyor. Demek ki, devrimi gerçekleştirme olanakları da artıyor. Son yıllarda kadınların tüm kapitalist dünyada özgürlük hedefiyle gerçekleştirdikleri eylemlere ve eylemlerin artan sayısına bakıldığında, her yerde devrimin olanaklarının ne kadar büyüdüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Kadınlar son yıllardaki eylemleriyle, devrimci hareketi genel olarak ileri bir noktaya çıkarttılar. Kadınların mücadelesindeki büyük gelişme gözönünde tutulmadan, dünyayı değiştirme eyleminin bugünkü aşaması hakkında tam bir fikir sahibi olamayız.

İşçi sınıfının ilk göze çarpan özelliklerinden biri de düşünsel üretimin bütün alanlarında gösterdiği ilerlemedir. Düşünsel ve zihinsel üretim sürecinin toplamında edindiği birikimle bilincini daha da geliştirmiştir. Sosyalizmin teori, bilimsel araştırma, edebiyat, sanat, estetik vb. alanında elde ettiği ilerleme, emekçi sınıfın entelektüel yetenek ve birikiminin düzeyini ortaya koyuyor. Son yıllarda, dünyayı dönüştürme eyleminde yaptığı büyük atılımla, bilincinin gelişiminde sıçrama yarattı.

Kapitalist sistemin derin bunalımı, enternasyonal kitle hareketinin eylemlerinde görülen devrimci yükseliş ve kitlelerin artan devrimci bilinci, burjuvazinin daha da saldırganlaşmasını getirdi. Bunun kaçınılmaz olan sonucu, sahnesi tüm kapitalist dünya olan sınıf savaşı yeni bir aşamaya girdi. Sınıf savaşının önceki aşamalarında olduğu gibi, bu aşamada da, proletarya sürecin belirleyici gücüdür.

Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, kapitalist toplum biçimi, çağdaş, gelişmeyle tam bir çelişki ve çatışma içinde. Burjuvazi ne yaparsa yapsın çağdaş üretici güçler ve toplumsallaşmış insanlık kapitalist toplumun dar yapısına sığmıyor. Burjuvazinin insanları bu dar kabuk içinde tutmak için artan ölçüde politik şiddete başvurması, sınıflar savaşını çok daha sert, büyük ve boyutlu hale getiriyor.

Bugüne kadar yapılan eylemlerin sonuç getirmemesi, daha devrimci eylemlere başvurulması gerektiği sonucunu doğuruyor. Şu gerçek kendini artık her yerde kitlelere kabul ettiriyor: yeni bir dünya ancak devrimci tarzda kurulabilir.

Devrimci durum birçok ülkede bir olgu durumundadır. Böylece birçok ülke devrimci ayaklanmaların patlak vereceği alan durumundadır. Toplumsal devrimin koşulları birçok yerde oluşmuştur. Uzun zamandır tarih sahnesinde olan dünya devrimi, bir çok ülkede patlak veren isyan, ayaklanma ve devrimlerle devam ediyor. Daha güçlü ve daha etkin olarak.

Komünistler strateji ve taktik belirlerken, devrimin birçok koşulunun bir araya toplandığını gözönünde bulundurmalı ve devrimin örgütlenmesine pratik politika açısından yaklaşmalıdır. Bu temel, bu olgu, bu gerçek anlaşılmadan, bugünkü aşamanın gerektirdiği görevleri ortaya koyamaz.

Emek-sermaye çelişkisinin ve hareketin evrenselliği ve genelliği, bu ortamda başlayan bir devrimin tüm dünyada daha devrimci bir etki yaratmasına yol açar.

Bunun için proletarya kendi mücadele anlayışında, kendi hareket tarzında, köklü bir değişiklik yapmalıdır. Dağılma ve yıkılma sürecinde olan kapitalizmin bu sürecini hızlandırmak ve son noktayı koymak için daha devrimci bir mücadele vermelidir. Burjuvazi o eski tarz mücadele anlayışıyla hareket edilerek alt edilemez.

Proletarya yumruğunu güçlü bir şekilde indirmelidir.

C.DAĞLI