Yazdır

Komünistlerin izlemesi gereken politikanın ana çizgileri;

  1. Referandum Kürdistan’ın kendi kurumları tarafından düzenleniyor. Bu, doğru olandır. Daha doğrusu olması gerekendir. Ezilen bir ulus olan Kürt ulusu ayrılma hakkını kendisi düzenleyebilir.
  2. Burada sorun, Kürt halkının kendi iradesini, kendisinin kullanacağı özgür ortamın oluşturulmasıdır. Ezilen bir ulus ancak özgür bir ortamda iradesini ortaya koyabilir.

Güney Kürdistan’da özgür bir ortamın oluştuğundan söz edilebilir mi? Kürt halkının kendi iradesini özgürce kullanabileceği tam özgür bir ortam, ancak emperyalizmin egemenliğine son verildiği, bölgedeki ilhakçı devletlerin ve bölgedeki tüm gerici devletlerin baskısı ve kuşatmasının ortadan kalktığı koşullarda gerçekleşebilir.

Fakat Güney Kürdistan, tüm bu koşulların oluşmasını beklemeden doğmuş olan sınırlı serbest hareket etme ortamından yararlanarak ve kendi kurumlarınca yapılan bir referandumda, bağımsız bir Kürdistan yönünde kendi iradesini ortaya koyabilir. Fırtınalı bir ortama rağmen, bağımsızlık yönünde adımlar atılabilir.

  1. Güney Kürdistan, referandumda bağımsız Kürdistan’a evet diyebilir. Böyle bir sonuç çıkabilir. Somut durum da bunu gösteriyor.

Referandumda bağımsızlık kararının çıkmasıyla, Güney Kürdistan fiilen ve devletler sistemi açısından hemen bağımsız olması beklenmemeli. Bağımsızlık referandumundan, gerçekleşmiş bağımsızlığa giden daha uzun bir yol var. Bu da bugüne gelene kadar olduğu gibi; uzun, sancılı, engelli, sert bir süreç alacaktır.

  1. Türkiye işçi sınıfının ve komünistlerin bu sorunda, politikası ne olmalıdır?

Proletarya enternasyonalizmi görüşüne sahip gerçek, devrimci komünistler olarak, onyıllardır, Kürt ulusunun (Kürdistan’ın) ulusal kendi kaderini tayin hakkını savunuyoruz. Bu yönde ısrarlı, ilkeli bir ajitasyon çalışması yaptık.

Ulusların kendi kaderini tayin hakkı, politik bir haktır. Ezilen ulusun, bağımsız devlet kurma hakkı da içinde olmak üzere kendi geleceğini kendisinin belirlemesidir. Kürt ulusu, kendi üzerinde, politik tasarruf hakkına sahiptir. Bu hakkı, ezilen ulus yalnızca kendisi kullanabilir.

Ulusal kendi kaderini tayin hakkı, bugün Güney Kürdistan’da karşımıza somut olarak çıkmıştır. Güney Kürdistan’ın (Başur) ayrılma yönünde referanduma gideceği bir süreçte, politikamızı somut olarak ortaya koymalıyız.

Somut bir durum karşısında politika belirlerken Leninist ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesini temel alıyoruz. Nasıl ki Rojava Devrimini sonuna kadar desteklediysek aynı anlayıştan hareketle Güney Kürdistan’ın bağımsızlık referandumunu ve Kürdistan’ın ayrılma hakkını kullanması yönündeki adımlarını destekliyoruz.

  1. Bir ulusun kendi geleceğini belirleme hakkıyla, ulusal hareketin yöneticilerinin durumunu birbirine karıştırmamalıyız.

Güney Kürdistan’ın bağımsızlık yolunda attığı adımlar ve bağımsız olması, bölgedeki ilhakçı, ezen ve egemen ulusların ve bölgedeki tüm gerici devletlerin, bölgedeki egemenliğine karşı demokratik bir adımdır.

Rojava Devriminin tüm bölge üzerindeki devrimci ve demokratik etkisiyle birlikte, Başur’un bağımsızlık adımları yaratacağı demokratik ortamla birlikte, bölgede ileri sonuçlar yaratır. Güney Kürdistan yönetiminin emperyalizm ve bölgenin gerici devletleriyle girdiği işbirliği, onların işbirlikçi karakteri; Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkının tanınması önünde engel oluşturmamalı.

  1. Kürt halkının ulusal sınıfsal (toplumsal) kurtuluşu iç içe geçmiştir. Kürt halkının özgürlüğe kavuşması, toplumsal kurtuluşa vardırılmalıdır. Kürdistan emekçilerinin gerçek kurtuluşu sosyalizmdedir. Tekrar başka ulusların egemenliğine girmemenin, bağımlı duruma düşmemenin tek yolu sosyalizme geçmektir. Sosyalizme işçi sınıfının önderliğinde geçilir.
  2. Tüm Kürdistan parçalarının bir araya gelmesi birleşik Sosyalist Kürdistan hedefiyle bağıntılı olarak ele alınmalıdır.