Yazdır

 

Her insan çağının koşullarına bağlıdır. İnsanlar, içinde bulundukları çağın koşullarından etkilendikleri gibi kendileri de bu koşulları etkilerler.

Koşulların ve ortamın demokratik olduğu, sansürün sıkı bir şekilde uygulanmadığı, yazarların, şairlerin, sanatçı ve düşün insanlarının daha rahat hareket etme alanı bulduğu bir yerde, zihinsel (entelektüel) üretimin her alanında büyük eserler ortaya çıkar; büyük nitelikler yetişir. Bu durum geçmişte bazı kapitalist ülkelerle sınırlı kaldı. Kapitalist ülkelerin genelinde, burjuvazi, teorik alanda olsun, pratik alanda olsun, kendisine karşı gelişen tüm ilerici, devrimci hareketlere karşı sürekli baskı uygulamıştır.

Bir de halk kitlelerinin üzerinde ağır baskı uygulandığı yerlere bakalım. Durumu kavramak için diyalektik olarak düşünmemiz gerekiyor. Diyalektik, çok yönlü düşünmemiz gerektiğini öğretir. Farklı koşullarda da büyük niteliklerin (karakterlerin) yetiştiğini biliyoruz.

Sözü bu topraklardaki mücadeleye getirmek istiyoruz. Bu kadar büyük bir baskı ve yasaklar olmasaydı; sanat, edebiyat ve zihinsel üretimin birçok alanında büyük ilerlemelerin olacağı çok açık. Fakat bu topraklarda, baskı toplumunun ağır saldırılarına karşın; sanat, estetik, teori ve düşünsel üretimin bir çok alanında ve pratik, politik devrimci mücadele içinde önemsenmesi gereken büyük ilerlemeler ortaya çıktı ve büyük nitelikler yetişti.

Kurulu burjuva baskı toplumuna başkaldıran ilericileri, devrimcileri, komünistleri, Kürt halkını ve tüm ulusal toplulukları bekleyen, her zaman zindan, sürgün, saldırı, katliam oldu. Gerici burjuva cumhuriyetin tarihi, baskı ve katliamlar tarihidir. Türkiye ve Kürdistan'da büyük nitelikler, burjuvazinin ağır baskı ve saldırılarına karşı verilen mücadele içinde yetişti; bilinçleri, sınıf savaşımının olağanüstü koşullarında biçimlendi.

Sınıf mücadelesinin ve ezilen halkların, son yarım yüzyıllık tarihi, devrimin belirgin yükselişine tanık oldu. Geçen yıllar, gerici kapitalist şiddetin en üst düzeye çıkmasına karşın, devrimci hareketin örnek başarılar sağladığı bir dönem olarak biçimlendi. Bu koşullarda emekçi kitleleri parlak başarılarla tanıştırmak, yeni bir tarihin yapıcılarının büyüklüğü hakkında açık bir fikir verir. Bu öylesine bir dönem ki, bu süreçte gerçekleşen bir çok eylem, geniş kitlelerin bakarak ilerlediği doruk noktası oldu.

Bu koşullarda gerçekleşen bir devrimin zaferi büyük bir zafer olur ve dünya devrimine etkisi, aynı düzeyde olmayan bir zafere göre daha derin ve güçlü olur. Devrimin bugüne kadarki gelişmesi içinde, ileri bir teori ve bilgiyle donanmış, devrimci pratikte yetkinleşen, güçlü ve sağlam karakterde büyük kişiler yetişti.

Proletaryanın karakter sağlamlığına sahip olan bu büyük bireyler, emekçilerin ve kapitalizmin ezdiği tüm halk kitlelerinin toplumsal kurtuluş kavgasını sürekli ileriye taşıdılar.

Ancak teori ve pratiğin birliğine dayanan hareket zaferi getirir. Teoriyle pratik arasındaki birlik ya da teorinin hayata geçmesi politika yoluyla gerçekleşir. Parti, politikanın en etkin aracı, sınıf savaşında işçi sınıfının en güçlü silahıdır. Proletaryanın devrimci sınıf partisi, sınıf savaşının pratik okulundan geçerek, proletaryaya ve devrime önderlik edecek bir noktaya gelmiştir. Komünist parti devrimci tarzda mücadele vermeden, devrime, kitlelere, yön veren bir duruma gelemez. Türkiye ve Kürdistan'da mücadele devrimci biçimde gelişti. Bu parti sınıf savaşımının her koşul, durum ve ortamında savaştığı içindir ki, proletaryanın kurtuluş kavgasında etkili bir araç durumuna gelmiştir.

Dünyada ezilen ve sömürülenlerin ağır kapitalist şiddet altında yol almak durumunda kaldığı tek yer bu topraklar değildir; fakat Türkiye ve Kürdistan proletaryası ve halk kitleleri sürekli kapitalist şiddet altında ilerlemek durumunda kaldılar. Ağır saldırılar yalnızca belirli dönemlerle sınırlı değildir; bazı dönemler kapitalist saldırıların derecesi artsa da, kapitalist şiddet her zaman var oldu. Burada dikkate alınması gereken yön şudur: devrim uğruna mücadele burjuvazinin tüm saldırılarına ve şiddetine rağmen, ısrarlı olarak ilerlemeye devam etmiştir. Devrimi zaferle sonuçlandıracak olanlar, bu mücadelede öne çıkmıştır. Burada bu insanlara yapılması gereken eleştiri, koşulların devrim için uygun olmasına ve ileri devrimci nitelik taşımalarına rağmen devrimi gerçekleştirmede yeterince etkin olamamalarıdır.

Tam da sonuna dek gitmeleri gereken koşulların doğduğu bir sırada, küçük burjuvazinin ve küçük burjuva sosyalist siyasetlerin etkisinde daha ileri gidemediler. Dolayısıyla hareketi çok yönlülüğü içinde değerlendirdiğimizde, güçlü, sağlam yanlarının yanında, zayıf ve çürümeye yüz tutan yanların da olduğunu, güçlü karakterlerin yanında zayıf karakterlerin varlığını da görürüz. Hareket ancak kendi zayıflıklarını, kendinden ileri gelen engelleri aştığında, kesin olarak daha ileri gidecektir.

Bir hareketi büyük bir hareket yapan nitelikler, enternasyonalizm olmadan çok eksik kalır. Türkiye ve Kürdistan işçi sınıfı hareketi, kesintisiz olarak kapitalist şiddet altında olmasına rağmen ne anlayış olarak ne de pratik görevler olarak, dünya proletaryasına ve ezilen halklara karşı dayanışma görevlerinden ödün verdi. Enternasyonal görevlerini yerine getirmek için yalnızca burada eylem yapmakla kalmayarak, Filistin'de olduğu gibi, doğrudan ezilen halklarla birlikte savaştı. Avrupa'da da eylemler, Avrupa ülkelerindeki emekçilerle birlikte yapılıyor. Uluslararası proleter hareketin ve devrimci halkların bizimle aynı anlayışla dayanışma ve birlik içinde hareket ettiğini de belirtmek gerekiyor.

İleri gitmek isteyen, devrimi başarmayı önüne pratik politik bir görev olarak koyan bir hareket, enternasyonal proletaryanın tarihinde örgüt, politika ve pratik alanda ileri olan ne varsa onu eleştirel bir anlayışla kendi savaşımına katar. Devrimci marksizmin yıllardır yaptığı tam da budur. Proletaryanın sınıf mücadelesi ve sosyalizm tarihinde görülen ileri olan ne varsa bu topraklarda sınıf savaşımında kendini yeniden ortaya koyuyor. Bu, burjuvaziye karşı savaşta gücümüzü oluşturuyor.

Özcesi, uzun süreli ve büyük kapışmadan geçerek, elde ettiğimiz ileri devrimci nitelik proletaryanın zincirlerini kırmak için verdiği savaşımda büyük bir dayanaktır.

Yeni bir dünya için resmi dünyaya karşı verilen bu savaşta kazanan taraf biz olacağız.

C.DAĞLI