Yazdır

 

Kapitalizm kendi yıkım güçlerini en başından beri bağrında taşıyan bir toplumsal sistemdir. Sınıf karşıtlığı temelinde varolabilir. Bu yasası nedeniyle kendi gelişimi çelişmeli evrimsel bir gelişmedir. Bu çelişmeli evrim, bugün artık kendi gelişiminin son evresine, sıçramalı çöküş sürecine girmiş bulunuyor. Sistemin kendi gelişimi sonunda çöküş sürecine girmesi, bugüne dek işçi sınıfı saflarında görünen uzlaşmacılık ve sınıf işbirlikçiliği üzerine kurulu stratejiye sahip örgüt ve partilerde de büyük bir kriz yarattı. Kapitalizmin sıçramalı çöküş süreci, yeni ve daha ileri bir toplumsal sisteme geçiş sürecini de hızlandırmıştır.

Tarihsel toplumsal deneyim göstermiştir ki, hiçbir egemen sınıf, kendi egemenliğinin yıkılıp gitmesine seyirci kalmamış, bu değişime bütün gücü ve olanaklarıyla karşı koymuş, direnmiştir. Kapitalizmden komünizme geçiş çağının başlangıcından bu yana geçen bir yüz yıldan beri burjuva sınıf da bu değişime karşı diriyor, direnecek. Bu geçiş zora dayalı devrim yoluyla olacaktır.

Komünistler amaçlarını gizlemezler. Kurulu sosyal düzen olan kapitalizmi zora dayalı devrim yoluyla yıkacaklarını açıkça ilan ederler. Bunu açıkça ilan etmeyenler, programına, belgelerine koymayanlar devrimci bir çizgiye sahip olamazlar, oportünizme kayarlar. Oportünizm, marksizm leninizmden sapmaktır, uzaklaşmaktır. Proletaryanın kurtuluş bilimi olan marksizm leninizmden uzaklaşmak, proletaryadan, proletaryanın devrimci çizgisinden de uzaklaşmaktır. Proletaryadan uzaklaşan burjuvaziye yaklaşır “İmkansız”ı değil mümkün olanı istemeye, burjuvazinin kabul edebileceği sınırlar içinde hareket etmeye başlarlar. Onlar esas olarak işçi sınıfı saflarında zora dayalı devrim anlayışına karşı çıkarak, devrime, devrimci yöntemlere ve devrim yoluna inançsızlığı yayar; proletarya saflarında burjuva ideolojinin yerleşmesine, taraftar bulmasına hizmet ederler.

Oysa proletarya sadece devrimci bir sınıf olarak hareket ederse burjuvazinin egemenliğine son verebilir, tekelci egemenliği devirebilir. Zora dayalı devrim yoluyla burjuvazinin egemenliğine son verecek olan proletarya, kendi kendisini egemen bir sınıf olarak örgütleyerek proletarya diktatörlüğünü kurar. Politik iktidarın gücüne dayanan proletarya komünizmin ilk evresi olan sosyalizme geçer ve oradan da sınıfların ortadan kaldırılmasına doğru ilerler. Bu tam anlamıyla bir devrimci geçiş çağıdır, devrimci dönüşümler çağıdır. Proletarya, emek güçleri bu devrimci görevleri yerine getirebilmek için bütün bu çağ boyunca devrimci olmak, devrimci olarak hareket etmek durumundadır. Emeğin devrimci görevleri bunlarla da sınırlı değildir, enternasyonal görevleri de vardır. Dünyanın devrimci dönüşümü tamamlanana kadar bu devam etmelidir. Proletarya ve halklar Küba ve sosyalist Kore halklarını kendilerine örnek almalı, devrim ateşini sürekli canlı tutmalı, harlamalılar. Devrimci bir halk olarak davranmalı, proletaryanın kurtuluşu davasının, komünizm davasının gerektirdiği fedakarlıkları ve yüreklerindeki devrimci coşkuyu hep canlı ve diri tutmalılar.

Proletarya, proleter devrimci hareket dünyanın her yerinde olduğu gibi, bizde de bilimsel sosyalizmin ilkelerine dayanırsa toplumsal sistemin devrimci dönüşümünü gerçekleştirebilecek bir güç durumuna gelir. İlkeleri olmayan bir hareket ne toplumsal bir devrime öncülük edebilir ne de proletaryanın devrimci görevlerini yerine getirmesinde ona yardımcı olup yol gösterebilir. Dünyanın devrimci dönüşümü ve sınıfların ortadan kaldırılması nihai amacı olsun, her bir ülkenin kendine özgü devrim programı olsun, ancak marksizm leninizme dayanarak, marksist leninist ilkeler temelinde ortaya konabilir.

Proletaryanın teorik belgeleri de pratik eylemi de marksizm leninizme dayanmalıdır. Eylemi olsun, teorik belgeleri olsun marksizm leninizm ilkelerine değil de kaba bir sosyalizm anlayışına sahipse, veya sosyalizmin kabalaştırılmasına dayanıyorsa, bunların ne bilimsel ne de propagandif bir değeri vardır. Marksizm leninizm proletaryanın kurtuluş bilimi olduğu kadar yol göstericisidir. Eğer bu bilim kabalaştırılırsa bilimsel değerini de yol göstericiliğini de yitirir. Proletaryaya kaba sosyalizm değil, ancak bilimsel sosyalizmin ilkeleri yol gösterebilir.

Proletaryanın tarihsel görevi sınıfların ortadan kaldırılmasıdır diyoruz. Proletarya tarihin en devrimci sınıfıdır; sonuna kadar devrimci tek sınıftır diyoruz. Ancak bu belirlemeler işçi sınıfına kendiliğinden otomatik olarak devrimcilik vermez. İşçi sınıfı ancak devrimci olduğu ve buna uygun davrandığı zaman devrimini gerçekleştirebilir. Uzlaşmacı, reformist oportünist parti ve örgütlerin saflarında yer alan, küçük burjuva hareketle birlikte davrananlar, işçi de olsalar devrim mücadelesinden, devrimci mücadeleden uzaklaşır, kendi devrimci sınıf konumlarının dışına düşerler. İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri olacaktır belirlemesinin doğru anlaşılması, ona uygun davranılması ancak marksist leninist partilerde örgütlenerek mümkün olur. İşçi sınıfı kendi kurtuluşunu ancak proletaryanın devrimci sınıf partisinin öncülüğü altında gerçekleştirebilir. Marksizm leninizmin ilkelerine dayanmayan bir hareket ne devrimci proleter bir hareket olabilir ne de işçi sınıfının kurtuluşuna, emeğin kurtuluşuna öncülük edebilir.

Özgür Güven