Yazdır

İşçi sınıfının burjuvaziye karşı verdiği mücadelenin tarihi 1848 öncesini bir kenara ayırsak bile 150 yılı aşan bir geçmişe sahip. Bu tarih, dünya ölçeğinde çok zengin deneyim birikimi yarattı. Bu birikim bir yanıyla bilimsel sosyalizmin teorik olarak güçlenmesine, gelişimine yol açtı, bir yanıyla da çok zengin pratik örnekler yarattı.

Devrimin büyük bir yükseliş gösterdiği, sıçramalı gelişmenin devrim dönemine vardığı bugünlerde, bu tarih son derece öğretici, esin verici örneklerle dolu. Türkiye ve Kürdistan proletaryası daha ileri gitmek, zaferi kazanmak istiyorsa bu tarihten öğrenmeyi de başarmalıdır. Çünkü bu deneyimler ve pratik örnekler, proletaryaya yol gösterecek, neyi yapması gerektiğini öğrettiği kadar neyi yapmaması gerektiğini de öğretecektir. Böylelikle gerçekleştireceği her yeni devrimci kalkışmada daha az hata yapmasını sağlayacaktır.

Son dönemlerde kendisine devrimciyim, sosyalistim diyen her çevre, örgüt ve partinin dilinden forumlar ve meclisler eksik olmuyor. Özellikle bu tarih, komite-konsey, sovyetler konusundaki birikimiyle bu konuda da yol göstericidir. Bazı bölgelerde sınırlı da olsa hayata geçtiği biliniyor. Güçlendirip yaygınlaştırılması çağrılarını yapmayan neredeyse yok gibi. Forumların ve meclislerin adını en çok anan küçük burjuva hareket, daha kurulduğu yerde, Haziran Halk Ayaklanmasında Taksim'den başlayarak bu örgütleri işlevsizleştirmeye çalıştı. Park forumları biçiminde mahallelere dağıldığında ise bu örgütleri bir mücadele organı olmaktan çıkarıp bilgilendirme toplantılarına çevirdi: Çöp, yol, baz istasyonu vb. ıvır zıvırlarla uğraştırdı, asıl olandan, ayaklanma ve devrim mücadelesinden uzaklaştırdı. Sonrasında ise seçimlere, referanduma endeksleyerek parlamentoya bağlamaya çabaladı. Şimdi ise kitleleri, CHP'nin kuyruğuna takmak için bu meclisleri kullanma gayreti içinde.

Oysa bu örgütler ayaklanma ve devrimin örgütlenmesinde, kitlelerin en geniş ve doğrudan katılım sağlayabileceği en demokratik örgütler olarak büyük ve önemli bir yere sahip. Belirtmek gerekiyor, mücadelenin örgütlenmesiyle mücadele araçları ve biçimleri arasında doğrudan bir bağ, sıkı bir ilişki vardır. Bu örgütler ilk olarak 1905 Rusya'sında doğdu. Ama bunun öncesi de var. Sovyetlerin ilk biçimi grev komiteleridir. 1905 Moskova Ayaklanması patladığında, olayların gelişimi, grevlerin ayaklanmaya büyümesi, grev komitelerini inisiyatif almaya zorladı ve Sovyetlere dönüştürdü. Grevleri yönetmek üzere kurulmuş olan bu örgütler ayaklanmayı yönetmeye başladı. O günden bu yana enternasyonal proleter hareketin mücadeleyi yükselttiği, ayaklanmaya ve devrime giriştiği her yerde bu örgütlerin önemli bir rolü oldu. Sadece ayaklanmanın ve devrimin örgütlenip sürdürülmesinde değil, devrimin başarısından sonra yeni iktidarın örgütlenmesinde de çok önemli bir yere sahip oldular.

Bizde forumların doğuşuyla ayaklanma arasındaki ilişki göz önüne alındığında şu söylenmelidir: Forum, meclis gibi organların yeniden hayat bulması, oluşturulması, ayaklanma organlarının oluşturulması demektir. Bu organların, komite ve konseylerin, forumların, meclislerin; adına ne denirse densin, örgütlenmesi çağrısı, ayaklanmanın ve devrimin organlarının oluşturulması çağrısıdır, ayaklanmanın ve devrimin örgütlenmesi çağrısıdır. Oysa küçük burjuva hareket bu organların oluşturulması çağrısını "Hayır" için, seçim için, "adalet" için yapıyor. Böyle bir çağrının ayaklanma çağrısı olduğunu proletarya ve halklardan gizliyor, unutturmaya çalışıyor, ayaklanma ve devrimle bağını koparıp anlamsızlaştırmaya içini boşaltmaya çalışıyor. Bu, eğer devrime ihanet değilse tam bir basiret bağlanmasıdır, aymazlıktır.

Bu örgütlerin kuruluşu sırasında ilk etapta yapacağı işler sınırlı bile olsa gerçek içeriğine ve anlamına uygundur.  Sorunları ortaya koyarak çözüm yollarını tartışır. Siyasi parti ve örgütlerin kendi şiarlarını hayata geçirmek için kitlelerle tartışmasına ve onları ikna etmesine olanak sağlar. Bununla birlikte proletarya ve halk kitlelerini birleştirerek örgütlü davranmalarını, ortak hedefler için ortak hareket etmelerini sağlar. Proletarya ve halkları, devrim mücadelesi için birleştirir ve hazırlar.

Önümüzdeki adım DHİ olduğuna göre proletarya ve halkların ezilen, sömürülen tüm kesimlerin en geniş ve en demokratik biçimde katılacağı, tartışıp karar alabileceği bu organların varlığı önemli ve gerekli. Bu organların oluşturulması çağrısı hangi niyetle yapılırsa yapılsın, kim tarafından çağrılırsa çağrılsın, bir ayaklanma ve devrim çağrısıdır. Ancak her ne kadar bu bir ayaklanma ve devrim çağrısı olsa da, ayaklanmanın ve devrimin örgütlenmesine yetmez, yetmeyecektir. Bu organlar kendi zor aygıtlarını ve birliklerini de örgütlemelidir. Eğer bu olmazsa, bu organlar, bırakın ayaklanmayı, kendi güvenliklerini dahi sağlayamazlar.

Ağırlık küçük burjuva hareketlerde olsa bile, daha bugünden bu meclisler bir takım kararlar alıyor, çağrılar yapıyor ve bu kararları hayata geçirmek amacıyla çağrısına uygun olarak sokağa çıkıyor. Ancak sokağa çıktığı her seferinde kolluk güçleriyle karşı karşıya geliyor; eylemler çoğunlukla sloganlar, çatışmalar ve gözaltılarla bitiyor. Yani bu meclisler, kendi aldıkları kararları hayata geçirmekte bile zayıf ve yetersiz kalıyor. Bu durumda henüz harekete geçmeyen, sadece gelişmeleri izlemekle yetinen geniş kararsız kesimleri nasıl eyleme çekecek? Nasıl kazanıp örgütleyecek? Kendi güvenliğini bile sağlayamayan bir yere, bir şeye nasıl güvensinler, niye gelsinler? Demek ki, burada eksik bir şeyler var.

Komite-konseylerin, meclislerin yanı sıra, bu organların kendi güvenliğini alacak, gerektiğinde onları savunacak; sokak çatışmaları ve eylemlerde hazırlıklı davranacak; daha geniş kitlelere güven verirken düşman üzerinde yıpratıcı ve yıldırıcı etkileri olacak bir örgütlenme daha gerekiyor. Bu olmadan meclisler zayıf kalır, kalıyor. Bu yapılarıyla ayaklanmanın ve devrimin örgütlenmesinde daha ileri gidemezler.

Dünyanın her yerinde bugüne dek yaşanan devrim deneyimlerinde proletarya ve emek güçlerinin yarattığı zengin pratikler, kazanmak isteyen devrimci güçlere, nasıl kazanılacağına dair öğretici dersler ve örneklerle dolu. Komite ve konseyleri tamamlayacak olan bu organlara güvenlik ve hareket serbestisi kazandıracak, aldıkları kararları zor yoluyla olsa bile uygulayabilmelerini sağlayacak olan zor aygıtları olmadan ne ayaklanmayı başarıyla sürdürmek ne de devrimi gerçekleştirmek mümkün olmayacaktır. Kazanmak isteyen buna uygun davranmalı.

Özgür Güven