Yazdır

Dinci faşist iktidarın haftalardır davul zurna ilan ettiği Afrin işgal girişimi başladı. Başlatılan savaş bir girişimdir. Zafer elde edeceklerini sanıyorlar. Sonucu hep birlikte göreceğiz.

Ama önce şunun altını çizmeliyiz: Her faşizm gibi, dinci faşizm de artan bir saldırganlıktır. Sadece içe dönük değil, en az bunun kadar, dışa dönük de bir saldırganlıktır. İçteki saldırganlığı üzerinde çok duruldu; ama dış saldırganlık üzerinde o kadar çok durulmadı. Oysa, Hitler-Mussolini ikilisinden bu yana, faşizmin dış saldırganlık eğilimini her daim taşıdığını ve eline geçirdiği ilk fırsatta bu eğilimini gerçekliğe çevirdiğini biliyoruz.

Faşizmin ataları diyebileceğimiz Hitler-Mussolini ikilisinden çıkarılması gereken bir başka sonuç, dış saldırganlığın faşizmin sonunu hazırladığıdır. Alman faşizminden Japon faşizmine kadar hepsi, dış saldırganlıklarının doğurduğu sonuçlarla yıkıldılar. Günümüzün dinci faşizmini aynı akıbetin beklemediğini kimse ileri süremez.

Ama tekelci kapitalist düzeni ayakta tutmak için bir çare olarak başvurduğu dış savaş, düzenin sorunlarını, ekonomik ve politik krizini derinleştirir; işçi sınıfının ve diğer emekçi sınıfların, ezilen halkların ayaklanmalarının koşullarını hızla olgunlaştırır. Afrin savaşı, dinci faşist iktidarın yıkımının tüm koşullarını hazırlıyor.

Dinci faşist iktidardan ve faşist devletten kurtuluşun gerçek yolu açılıyor; Afrin savaşı Türkiye ve Kürdistan halklarına bu olanağı sağlayacak. Ancak bunun için yapılması gerekenler var. Afrin halkıyla dayanışma, Kürt halkına yalnız olmadığını eylemle gösterme, faşizmin şovenizmi yayma çabalarına karşı güçlü bir propaganda ve ajitasyonla karşı koyma; şovenizmin panzehiri olarak enternasyonal dayanışma bilincini yayma bunların başında geliyor.

Savaş başladı; söz yerini eyleme bıraktı. Bundan sonra, hangi gerekçeyle olursa olsun, “kendi” hükümetinin yanında yer alma yönündeki bir politika, katıksız bir şovenizm anlamına gelecek.

Dinci faşizmin başlattığı savaş, bir yağma savaşının çok ötesinde, ezilen ulusun bir parçasını yok etme savaşıdır. Dinci faşizm burada bir “başarı-zafer” elde etmesi halinde, kimse kuşku duymasın, içerdeki saldırganlığını on kat, yüz kat artıracak. Onun “zafer”i, Türkiye işçi sınıfına, emekçilerine, ezilen halklarına, Alevilere dizginsiz terör, korkunç sömürü, acı, yoksulluk ve gözyaşı olarak dönecektir.

Ve tersi de doğrudur. Tıpkı Sovyet halklarının zaferinin Alman-İtalyan-Japon faşizmini yıkarak dünyayı faşizmden kurtarması gibi, Afrin halkının dinci faşizm üzerindeki zaferi de bu faşizmin yıkılışına yol açarak Ortadoğu halklarını büyük bir beladan kurtaracaktır. Afrin halkı sadece kendisi için değil ama Türkiye ve diğer Ortadoğu halkları için de kanını döküyor.

Dinci faşist iktidar, halkların moralini bozmak, savaş azmini kırmak, kendi üstünlüğünü sağlamak için büyük bir propaganda yürütüyor. Kendini güçlü gösteriyor, zaferden emin görünüyor, karşı konulmaz bir güç görünümü veriyor.

Bunların hepsi sahte ve gerçekdışıdır. Gerçekte dinci faşist iktidar, emperyalistlerin izni ve onayı olmadan bir tek mermi bile patlatamaz. Afrin’e saldırı izni almak için ABD, Rusya kapılarını nasıl arşınladığını dünya alem gördü. Anlaşılan o ki, dinci faşist iktidar emperyalistlerden ve Rusya’dan doğrudan ya da dolaylı icazet almış.

Fakat, nasıl ki, ABD ve İngiltere’nin Sovetler saldırması için Hitler’e verdikleri zımni onay ona cehennemin kapılarını açtıysa, emperyalistlerin dinci faşist iktidara ve faşist devlete Afrin’e saldırı için yaktıkları “yeşil” ışık da dinci faşist iktidara yolun sonunu gösteren işaret olacak. Afrin’de uğrayacağı bozgun, dinci faşist iktidarın ve tekelci sermaye egemenliğinin, burjuva toplumun sonu olacak.

Zafer için yola çıktılar, hezimetle dönecekler. Zaferiyle Ortadoğu halklarına kurtuluşun yolunu açacak olan Afrin halkıyla dayanışmaya! Zaferiyle Türkiye ve Kürdistan halklarını dinci faşizm belasından kurtuluşun imkanlarını açacak olan Afrin halkıyla enternasyonal dayanışma zamanı!

Dinci faşizmin bu gerici, işgal ve imha amaçlı savaşında zafer Afrin ve Ortadoğu halklarının olacak!