Beklenti, dinci faşist iktidarın başının Bağdat seferinden sonra saldırının başlayacağı idi. Hayır, beklemediler! ...

Artık savaş adımlarından, girişim ve kışkırtmalardan, fiili savaşlardan başımızı kaldıramaz olduk. Her gün bir cephede, bir bölgede ani patlamalar şeklinde gelişiyor olaylar. Ankara’nın dış ilişkileri neredeyse herkesle kesintisiz bir gerilim, kışkırtma ve savaş üzerine şekilleniyor. Kapitalist dünya topyekun bir savaşa doğru gider ve bir dizi bölgede savaşlar sürerken, dinci faşizm tüm bölgeyi ve hatta büyük güçleri savaşa sürükleyecek adımlar atmada başı çekiyor.

Karabağ (Artsakh) savaşında bir türlü ateş kesmeyen ateşkeslerin akamete uğramasında Türkiye’nin bariz parmağı var. Dün İlham Aliyev’in “Bizdeki Türk F-16’lar tatbikat için gelenler. Ancak bize dışardan müdahale olursa, Türk F-16’ları semada görecekseniz” sözü, aslında durumu kelimenin gerçek anlamında gözler önüne seriyor. Bunun üzerine söylenecek hiçbir söz yoktur.

Türkiye'nin, kuşkusuz ABD aktif desteğiyle, KDP üzerinden Başur Kürdistan’da savaşı tırmandıracak adımlarına dikkat çekmiştik. Dün KDP yığınaklarının yoğunlaştığı ve bunun “Kürtlere hizmet et”mediği Kandil tarafından vurgulandı. Zaten yoğun çatışmaların devam ettiği savaşın bu cephesi de alabildiğine genişleyecektir.

Aynı dönemde Suriye ve Rojava’da Ankara’nın gittikçe tonu yükselen bir savaş dili, buralarda savaşın kızışacağını göstermekteydi. Ayn İsa, dinci faşizm açısından bir denemeydi. Ve tabii Rusya ile Özerk Yönetim arasındaki açının gittikçe büyümesinin hem göstergesi, hem sonucuydu. Ankara’nın dinci çetelerinin buradaki saldırısından sonra bu açı daha da büyüdü.

Suriye’de savaşın asıl büyüğü, kuşkusuz İdlib’ten kopup geliyor. “İdlib Savaşına Hazırlıklar”a işaret etmiş ve Türkiye’nin İdlib kuşatma altında kalan askeri gözlem noktalarından çekilmesini hem bu noktaların artık işlevsiz kalmasına ve hem de daha müstahkem mevziler kurarak dört başı mamur bir savaş hazırlığına yorumlamak lazım” demiştik üç gün önce. Dün Rus savaş uçakları İdlib’te Feylak el Şam eğitim kampını vurdu. Kimi kaynaklara göre yetmiş dinci çete öldü, yüzden fazlası yaralandı.

Vurulan grup, “Fetih Ordusu”nun (El Nusra’nın temelini oluşturduğu örgütlenme) parçasıydı. Ordan ayrılarak Türkiye'nin donatıp eğittiği “Suriye Milli Ordusu” denilen yapının içinde yer aldı. Yani Rusya, doğrudan doğruya Ankara’nın adamlarını vurdu.

Moskova-Ankara “partnerliği” kitaplara geçecek karmaşıklıkta bir ilişki doğrusu! Bir dizi coğrafyada karşı karşıya konumlanan bir “partnerlik”!..

Kuşkusuz bunların neredeyse tamamında Ankara’nın ardında Washington’ın silueti yükseliyor. Suriye (ve Rojava) konusunda Rusya'ya karşı Türkiye’nin (belirli oranlarda ABD’nin) adımı Transkafkas üzerinden Kafkasya’yı dinamitleme çabası olarak öne çıkmaya başlıyor. Rusya’nın belirli bir süredir beklemeye aldığı İdlib operasyonu ve özellikle “Ankara’nın adamlarına” düzenlediği esaslı hava saldırısı, karşı adım olarak okunacak nitelikler taşımakta. Savaşın ağırlığı kuzeyden güneye kayacak gibi görünüyor.

Suriye’yi Rusya için bataklığa çevirme” (Jeffrey’nin sözü) stratejisi, salt Suriye (ve Rojava) ile sınırlı değil. Ve bu stratejide Türkiye’nin rolü her geçen gün daha belirgin hale geliyor. Bölgede savaş kışkırtıcılığı ve yayıcılığı politikası, dinci faşist iktidarın “müstakil çıkarlarının” sonucu değil. Elbette bu türden istek, yönelim ve eğilim var. Ama tüm bu çabalar, özünde, bir yanda içerde devrimin baskısından kurtulma çabalarının, diğer yanda “BOP’un eş başkanı” olan (kişi değil) dinci faşist iktidarın üstlendiği görevin yansımalarıdır.

RTE bir süredir her konuşmasında “Türkiye’nin kaderi ile AKP’nin kaderi birleşmiştir” deyip duruyor. Bu gelişmelere baktığımızda, dinci faşist iktidarın geleceğinin tüm bölge gericiliğinin kaderiyle de belirli oranlarda birleştiği anlaşılıyor. Bu karşı-devrim üssü yıkıldığında ortaya ne muazzam bir boşluk çıkacağını tahayyül etmek bile zor.

Çorlu'da 25 kişinin can verdiği tren kazası davasında karar çıktı. Dönemin TCDD Bölge Müdürü Nihat Aslan'a 15 yıl, Levent Meriçli'ye taksirle ölüme sebebiyetten 9 yıl 2 ay, Mümin ...

Beş yıl önce İşçi Temsilcileri Konseyi Hazırlık Komitesi toplantılarının birinde serbest kürsüye çıkan bir işçi, “İlk defa buradayım, bu taraftayım. Yıllardır işçiyim, send...

1 Mayıs yaklaşırken sendikaların 1 Mayıs çalışmaları ve çağrıları da yoğun bir biçimde devam ediyor. ...

  Özel Evrim Okulları'nda öğretmenlik yaparken sendikal nedenle işten çıkarılan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Genel Başkanı Eren Edebali'nin açtığı işe iade davası İstanb...

“İnsanlık onuru için Ermeni Soykırımı ile yüzleşelim, faşizmle hesaplaşalım” diyen HBDH Yürütme Komitesi, 24 Nisan 1915 yılının Ermeni halkımıza karşı soykırımının başla...

İHD İstanbul Şubesi, "Ermeni soykırımı tanı, af dile, tazmin et" diyerek Ermeni soykırımının 109. yılında bir basın toplantısı düzenledi. ...

Çıraklık okulları diye bildiğimiz ama çocuk işçiliğinin yasallaştırılmasından başka bir şey olmayan Mesleki Eğitim Merkezi / MESEM adlı proje 2022 yılında MEB tarafından başlat...

HBDH Yürütme Komitesi, 24 Nisan günü bir açıklama yayınlayarak Kürdistan’a ve Kürt halkına yönelik saldırıları protesto etti. ...

Davul zurna çalarak ilan ettiler işgal saldırısının gelişini. Bilinen, görülen bir olguydu bu. Hakan Fidan, İbrahim Kalın mekik dokuyup durdular bölgede. Daha seçimlerden önce cümle c...

Arama

 

LENİNİST TEORİ

ÖNSÖZ

           Tüm Sayılar

Yeni Kitaplarımız

E-Kitap

Tüm E-Kitaplar için resme tıklayınız...

Devrimin Çağrısı

 

Editoryal 2023-2

 

Zafere Kadar Genç Yoldaş

Ukrayna Kimin Savaşı

 

Dergilerle Kısa Tarih