Yazdır

Van Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan T.E. yeğeni için aldığı reçeteli mama nedeniyle ihraç edildi.

Van’da yaşayan T.E., yeğeni için yazılan reçeteyle 120 adet bebek maması aldıktan bir gün sonra gözaltına alınarak hakkında “Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” iddiasıyla soruşturma açıldı.

 

Dosya Kapandı Ama İhraç Edildi

Edremit’te gözaltına alınan T.E. hakkında soruşturma yürüten savcılık kararında, “Araçta başkaca suç unsuruna rastlanmadığı, mamaların ise reçete ile alındığı anlaşıldığında delil yetersizliğinden ‘Kovuşturmaya yer olmadığı’ kararı verilmiştir” diyerek dosyayı kapattı.

5 Yıl Aradan Sonra Yine Mama Ancak, 5 yıl sonra aynı konu yeniden T.E.’nin karşısına çıktı ve bu kez memuriyetten ihracına gerekçe yapıldı. Çalıştığı Van Büyükşehir Belediyesi’nde 2017 yılında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen T.E. ile ilgili OHAL Komisyonu, Emniyet ve istihbarattan bilgi istedi.

 

Mama Örgüte 'Tıbbi Malzeme' Yardımıymış!

Bunun üzerine T.E.’nin neden ihraç edildiğine ilişkin komisyona bilgi gönderen Emniyet Müdürlüğü, söz konusu bebek mamalarına ilişkin “Terör örgütüne götürülmek üzere tıbbi malzeme temin ettiği” bilgisini paylaştı. Yapılan bu yazışmayla T.E., bebek mamalarının ihracına neden olan gerekçelerden biri olduğunu öğrendi. Bunun üzerine avukatlar bu olayla ilgili itirazda bulundu.

 

Mamaları da Geri Verdiler

Olayı trajikomik olarak değerlendiren T.E., “OHAL Komisyonu tarafından ihraç edilmemin ardından, ihraç olmama neden olan durumun mama olduğunu hayret ve şaşkınlıkla öğrendim. Hatta OHAL Komisyonu bu mamaları tıbbi malzeme olarak yorumlamış ve örgüte götürdüğüm ile ilgili net hüküm vererek beni ihraç etti. Trajik durum bununla da kalmadı. Aynı gece bu mamaları tekrar bana geri verdiler” dedi.

"Bilerek ve İsteyerek Suç İşliyorlar" 

Karara itiraz eden ve yaşananları değerlendiren T.E.’nin avukatı Turan Ece, şunları söyledi: “Suça konu tutanakta imzası bn kamu görevlileri ya bu belgeyi kendileri düzenlemiş, ya da kendilerine başka kamu görevlileri aracılığı ile verilmiş bilgileri tutanak altına almışlardır. Her iki olasılıkta da kamu görevlileri açıkça suç işlemişlerdir. Zira kamu görevlileri her türlü bilgi ve belge ellerinde olmasına ve ya bu bilgilere ulaşma imkânları olduğu halde bilerek isteyerek suç uydurma suçunu işlemişlerdir. Herkese karşı objektif ve yansız bir yaklaşımla hareket etmesi gereken, eşitlik ve genellik ilkelerine bağlı olarak ve sadece kamu hizmetinin gereklerini gözetmek zorunda olan kamu görevlileri ‘bu kadar da olmaz’ dedirten bir suç yarattılar. Bir kamu görevlisi bilerek, isteyerek sırf bir insanın hayatını mahvetmek için ve kendisinin de bir sorumluluğunun olamayacağını düşünerek bu kadar da aleni bir şekilde vicdan ve ahlaktan azade olarak suç uydurabilir mi?”