Yazdır

 

Kadınlar olarak hayatımızın her yanı taciz, baskı, şiddet ve saldırı ile dolu. Şiddet çoğu zaman en yakınımızdaki erkekler tarafından uygulansa da hayır dediğimiz için, eşimiz, sevgilimiz, aile bireyi ya da hiç tanımadığımız erkekler tarafından şiddete, tacize, tecavüze uğruyor, öldürülüyoruz.

Erkeklerin bazen açıktan, bazen de kapalı kapılar ardında, kimselerin olmadığı yerlerde, anlarda yaptıkları tacizler hem çok eski hem de hiç durmadan devam ediyor.

Hepimiz sosyal medyada başlayan büyük bir kadın isyanına tanıklık ediyoruz. Son yıllarda Türkiye’de bir hak arama platformuna dönüşmüş olan Twitter, bu kez de tacize uğramış kadınların seslerini duyurmaya başladıkları bir “ifşa dalgasına” sahne oluyor. Birçok taciz failinin isimleri tek tek ortaya dökülürken, binlerce kadın yıllardır yüksek sesle ifade edemediği, maruz bırakıldığı tacizleri anlatıyor. Kadınlar sokaklarda olduğu gibi sosyal medya üzerinde de dayanışmayı büyütüyor ve susmayacaklarını dile getiriyor. “Uykuların kaçsın ben ne zaman ifşa edileceğim diye!” diyor. Bu ifşalar kadınların artık yeter çığlığıdır. Sokaklarda yaşam isteğini haykıran kadınlar bu kez sosyal medya üzerinden tehditlerinize boyun eğmiyoruz, korkmuyoruz diyor.

Kuşkusuz ifşa kadınların en severek sahiplendiği bir araç değil, ancak ortada bir taciz olduğunda failleri aklamak yönlü işleyen yargı pratiğini binlerce kez gördük. İfşa, hem cezasızlığın, hem erkek egemen toplumla tamamen bütünleşmiş hukukun sonucu olarak bir çeşit mücadele yöntemi olarak önümüze çıkıyor. Kadınlar artık karakollara, savcılıklara, mahkeme salonlarına değil, birbirlerine güveniyorlar.

Evet “Uykularınız kaçsın ben ne zaman ifşa edileceğim diye!” Bizler sokaklarda yürürken nasıl tedirginsek, sizler de tedirgin olun.

Kadınları taciz eden, şiddet uygulayan tüm erkeklerin uykuları kaçsın, rahat uyuyamadığımız bütün geceler için onlara rahat uyku uyutmayacağız!

İşyerlerinde bizleri üç kuruşa çalıştırıp haklarımızı vermeyen patronların, bizleri iş yerlerinde taciz edenlerin uykuları kaçsın.

Yıllardır sokaklarda, eylemlerde, gözaltında, hapishanelerde bizleri devlet şiddetine maruz bırakanların, kadına şiddetle mücadele gününde dahi bizlere işkence edip gözaltına alanların, son olarak Uşak'ta olduğu gibi gözaltında çıplak aramaya zorlayıp insanlık onurumuzu hiçe sayanların uykuları kaçsın.

Dinci-gerici faşizmin kadınların yaşamlarına dönük saldırıların karşısında, kadınlar olarak birbirimizi korumak ve yaşatmak için seçtiğimiz her yol meşrudur. Mahkemelerin ''haksız tahrik indirimleri''ne, infaz paketlerine, cezasızlıklarına; polisin tacizci ve tecavüzcüleri başları dik yürüten ama şiddet gören kadınları evlere yollayan kadın düşmanlığına, tacizcinin "statü"sünden dolayı bütün söylemleri ile mağdur suçlayıcılığa bürünen fail korumacılığa karşı kadınlar artık birbirlerini yaşatmaya kararlı.

Daha güçlü haykıracağız, mücadelenin her türlü yol ve yöntemlerini kullanacağız. Maruz bırakıldığımız tacizi yüksek sesle dile getirecek, bugün de bundan sonra da hem erkek şiddeti hem de devlet şiddeti karşısında mücadele edeceğiz. Konuşuyor, konuştukça birbirimizden cesaret alıyoruz. Bu cesaret ile örgütlülüğü yükseltecek, mücadelemizden geri adım atmayacağız.

Emekçi Kadınlar (EKA)

NOT: dunyayabaskaldir.wixsite.com’dan alınmıştır.