Yazdır

İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri: “Ölümleri durdurmak için “Ölümleri Durdurmak İçin Tam Kapanma Tam Ücret, Sosyal Bütçe Sosyal Devlet” talebiyle Kadıköy İskele Meydanı’nda bir araya gelen İstanbul Emek, Barış, Demokrasi Güçleri, acilen adım atılması çağrısında bulundu.

İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, Kadıköy İskele Meydanı’nda “Sosyal Bütçe Sosyal Devlet” talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. DİSK İstanbul Bölge Temsilciliği, KESK İstanbul Şubeler Platformu, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu ve İstanbul Tabip Odası (İTO) üyeleri, Türkiye’de koronavirüs salgınının 9 aydır kontrol altına alınamamasının nedeninin yetersiz tedbirler olduğuna işaret ederek, acilen gereken adımların atılması çağrısı yaptı.

 

"Halkın Sağlığı Her Şeyden Önemli"

Basın açıklamasında konuşan KESK İstanbul şubeler Platformu sözcüsü Mehmet Emin Kırşanlıoğlu Salgınla Mücadele'de mış yapmaktan vazgeçin mücadele yapıyormuş gibi yapmaktan vazgeçin sermayenin çıkarlarına uygun davranarak salgınla mücadele edilmeyeceğini acı bir gerçek olarak görüyoruz. Burada özellikle halkımızın 14 gün tam kapanma tüm halkımızın yine bütçeden yurttaş yardımı alması, faturaların devlet tarafından ödenmesi taleplerimizi yeniliyoruz" dedi.

KESK olarak salgınla mücadele edeceklerini ifade eden Kırşanlıoğlu, halkın sağlığının her şeyden önemli olduğunu bütçe görüşmelerinde salgına ilgili bütçeden ne kadar para ayrıldığının ortada olduğunu söyleyerek "İktidarı gerçek rakamları ile tüm verileri açıklamaya çağırıyoruz" dedi. İktidarı hep birlikte mücadeleye çağıran Kırşanlıoğlu, bu salgından da en az ölümle ve hastalığın yayılmasının en aza inmesinin hep beraber sağlanabileceğini söyledi.

 

"Veriler ve Başarı Hikayeleri Koca Bir Yalan"

TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulundan Cevahir Akçelik ise Covid-19 salgınının giderek ağırlaştı ve ekonomik koşulların giderek ağırlaştığı bir dönemden birlikte geçildiğini özellikle bu süreçte AKP iktidarının 2003 tarihinden itibaren uyguladığı sağlık sisteminde dönüşüm programı ve salgın döneminde de uyguladığı programın bedelinin çok ağır şekilde ödenmekte olduğunu söyledi. İktidarın salgına ilişkin bilgilerinin ve başarı hikayelerinin koca bir yalan olduğunu belirten Akçelik özellikleri dar gelirli işçi ve emekçilerin, yoksulların çok ağır koşullarda olduğunu vurguladı.

 

"Salgını Yoksullar En Ağır Şekilde Yaşıyor"

"Devlet iktidarının sermayeyi önceleyen politikaları yüzünden işçiler, emekçiler salgında özellikle ısınma, barınma, elektrik gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Özellikle yoksul kesimler için hayata geçirilmesi amacıyla tam ücret sosyal devlet kampanyası başlatıyoruz ve taleplerimizi daha gür bir şekilde haykırmaya devam edeceğiz" dedi.

 

“ Rant Politikalarının Kurbanı Yoksullar”

Basın açıklamasını İTO Yönetim Kurulu üyesi Dr. Osman Öztürk okudu. Öztürk, AKP iktidarının salgının sürecinden de rant devşirmeye çalıştığını belirterek, “Gelinen vahim durum göstermektedir ki; Türkiye’de salgınla mücadelenin ön koşulu bu zihniyetle mücadeleden geçmektedir. Türkiye’de koronavirüs salgını bütün şiddetiyle devam ediyor. Yoğun bakım yatakları doldu, ağır hastalar bile hastanelerde yer bulamıyor, doktorlar hastalar arasında seçim yapmaya zorlanıyor. Türkiye günlük vaka sayıları açısından Avrupa ülkeleri arasında birinci, dünya ülkeleri açısından beşinci sırada. Sağlık Bakanı’nın açıkladığı rakamların koca bir yalan olduğunu herkes gördü. Salgın süresince hayatını yitiren yurttaşlarımızın sayısı 40 bine yaklaştı. Tek Adam Rejimi aklın ve bilimin ışığında politikalarla salgını yönetmek yerine algıyı yöneterek ‘başarı hikayesi’ yazmaya, bu süreçten siyasi rant devşirmeye çalışıyor. Bu politikanın kurbanları ise işçiler, emekçiler, işsizler, emekliler, küçük esnaf; kısacası yoksullar oluyor.

 

"Sermayenin Çarkları İşçilerin Canıyla Dönüyor"

Yurttaşların 9 aydır sadece sağlığını değil, işini, aşını ve gelirini de kaybettiğine dikkat çeken Osman Öztürk, “Çarklar işçilerin canıyla dönerken, sermayenin çıkarları halkın sağlığının önüne geçiyor. Büyük şirketlerin vergi borçlarını sıfırlayan iktidar, işçi sınıfı başta olmak üzere halkın bu süreçteki sorunlarını görmezden geliyor" dedi.

 

"Yeni Bir Sağlık Politikası Oluşturulmalı"

Milyonlarca insanın ‘salgından veya açlıktan ölme’ tercihine mahkûm bırakıldığını belirten Öztürk sorumluluğu vatandaşlara yıkıp sadece ‘Maske-Mesafe-Hijyen tekerlemesi’yle salgınla başa çıkılamayacağını belirterek "Bugüne kadar izlenen eksik, yanlış, tutarsız uygulamalara derhal son verilmeli; hızla aklın ve bilimin ışığında açık, şeffaf, güvenilir, toplumun bütün kesimlerinin katılımına açık yeni bir salgın politikası oluşturulmalı" dedi.

İstanbul’daki emek, meslek örgütleri, sendikalar, siyasi parti ve kurumlar, demokratik kitle örgütleri, yöre derneklerinin oluşturduğu İstanbul Emek, Barış, Demokrasi Güçleri olarak olarak bu perspektifle ve bu talepler etrafında mücadele yürüteceklerini belirten Öztürk, acilen alınması gereken önlemleri ise şöyle sıraladı:

 

“En Az İki Hafta Tam Kapanma”

*Toplumsal hareketliliğin azaltılması için Türkiye’nin en az iki, tercihen dört hafta boyunca temel/zorunlu/acil mal ve hizmet üretenler dışındaki bütün işlerde çalışmanın durdurulmasıyla “tam kapanma”sı şarttır.

*Bu süre zarfında halkın ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik ekonomik ve sosyal tedbirler alınmalı ve çalışanlar tam ücretli izinli sayılmalıdır. Kapanma süresinde işçi, işsiz, küçük esnaf, emekli yurttaşlar ve kadınlar devlet tarafından desteklenmelidir.

 

“Dönüşümlü Kademeli Mesai Uygulamasına Geçilmeli”

*Kapanma sürecinin devamında, salgın devam ettiği sürece çalışma saatleri kısaltılmalı, mümkün olan işlerde kurallara uyularak evden çalışma sağlanmalı, kamuda ve özel sektörde dönüşümlü-kademeli mesai uygulamasına geçilmelidir.

*Salgın süresince işten çıkarma yasağı bütün istisnaları kaldırılarak devam etmeli, ancak ücretsiz izin uygulamasına derhal son verilmeli, kısa çalışma ödeneğinden faydalanma koşulları kolaylaştırılmalı ve bu ödenek en az asgari ücret düzeyine çekilmeli, asgari ücret insanca yaşanacak bir düzeye çıkarılmalı ve vergi dışı bırakılmalıdır.

*Salgın boyunca asgari kullanım bedelinde elektrik, su, doğalgaz, iletişim gibi temel hizmetler parasız olmalı, tüm yurttaşların kredi kartı borçlarıyla küçük esnafın kira ve kredi borçları ertelenmelidir.

*Eğitimin yüz yüze yapılmasının uygun koşulları oluşturulana kadar, öğrencilerin gereksinimi olan uzaktan eğitime erişim cihazları ve internet bağlantısı ücretsiz olarak sağlanmalıdır.

 

“Özel Hastanelerin Ücret Alması Engellenmeli”

*Salgın hızla devam ederken bütçe kaynakları, “mega projeler” adı verilen Kanal İstanbul gibi gereksiz kamu yatırımları için değil halkın sağlığı ve geçimi için kullanılmalı; sosyal devlet uygulamaları için şirketler ve büyük servetler vergilendirilmeli, dolaylı vergilerin vergi gelirleri içindeki payı azaltılmalıdır.

*Sağlık Bakanı salgınla ilgili bilgileri gizleme, karartma tutumundan vazgeçmeli; gerçek tablo bütün açıklığıyla toplumla paylaşılmalı; test sayısı arttırılmalı, evde izolasyon koşulları uygun olmayan hastalar için barınma olanakları sağlamaktır.

*Salgınla mücadelenin hastanelerde değil, sahada kazanılacağı gerçeğiyle filyasyon ekiplerinin sayısı hızla arttırılmalı, aile hekimliği sistemi salgınla mücadeleye uygun hale dönüştürülmelidir.

*Salgını fırsata çevirmeye çalışan özel hastanelerin vatandaşlardan her ne ad altında olursa olsun ücret alması engellenmeli; kamu hastanelerinin ihtiyaca cevap veremediği durumlarda özel hastaneler Sağlık Bakanlığı’na devredilmelidir.