Yazdır

Seçimlerde kullanılanlara benzer renkli haritalarla yeni kararlar açıklandı. Severiz bu renkli haritaları. En büyük eğlencelerimizdendir. Her seçimde çayı, çekirdeği alır otururuz televizyonun karşısına. Biliriz bu seçimden bir şey çıkmayacağını ama yine de icra ederiz “milli eğlencemizi” çekirdek çitleyerek. Ne yapalım bize başka eğlence bırakmıyor ki sermayedarlar…

Yine anlaşılmaz olmaya çalışırcasına detaylandırdılar yeni kararları. Hepsini uzun uzun yazmak değil derdim. Bir eğitim emekçisi olarak bizi ilgilendiren kısmına değineceğim. Zaten o kısım diğerlerine değinmeye zaman bırakmayacak kadar skandal kararlarla dolu.

Yeni karara göre İstanbul çok yüksek riskli bölge olmadığı için liselerde sınavların yüz yüze yapılmasına karar verildi. Bir yıllık pandemi boyunca gerçekleştirilen/gerçekleştirilemeyen uzaktan eğitim ile “ne verdiniz ki ne istiyorsunuz” minvalinde isyan ediyor öğrenciler. Sonuna kadar da haklılar. Berbat bir internet alt yapısına bir dünya para ödeyerek bile canlı derslere katılamayan öğrencilerin “şanslı” olduğunu söylersek, katılamayanların büyük bir kalabalığı temsil ettiği anlaşılır. Nasıl katılabilsinler ki zaten? İnternet yok, bilgisayar yok, tablet ya da telefon yok. Çünkü yoksulluk var, hem de tüm çıplaklığıyla. Bu yokluk ve yetersizliklerle geçen bir yılın sonunda herkesi aynı sınavlara tabi tutmaları ayrı sorun, hastalığın bu denli artış yaşandığı bu günlerde öğrencilerle öğretmenleri kapalı mekanlar olan okullarda saatlerce bir arada tutmak ayrı sorun.

Biz eğitim ve bilim emekçileri, kendi sağlığımız için de öğrencilerimizin sağlığı için de bu sınavların iptal edilmesi ve yüz yüze eğitimin gerekli tedbirler alındıktan ve yaygın aşılama yapıldıktan sonra başlaması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için de öğrencilerimiz bir taraftan biz bir taraftan sesimizi duyurmak ve bu konuda haklı taleplerimizi yükseltmek için çabalıyoruz. Yalnız bu süreçte de her zaman olduğu gibi doğru hedeften şaşmamak lazım.

Sosyal medyada epeydir tüm bu sorunlardan dolayı Sağlık Bakanı’nın ve Milli Eğitim Bakanı’nın istifası isteniyor. Bu hedef ve talep doğru değildir. Daha doğrusu yeterli değildir. Bu talepler gerçekleşse bile yerine gelecek kişiler, iktidarın programını uygulamaya devam edecekler. Doğru hedef; işçilerin ve emekçilerin kuracağı demokratik bir halk iktidarıdır.

Bu hedef, burjuva-gerici eğitimin size aşılamaya çalıştığı bakış açısıyla imkansız ya da çok uzak görünebilir. Unutmayın, bu bakış açısını sağlamak için çok uzun yıllardır eğitim, medya gibi tüm olanaklarla saldırıyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, sistemlerinin çürümüş olduğu gerçeğini gizleyemiyorlar.

Değerli öğrencilerimiz ve değerli eğitim emekçisi dostlar,

Bu kıyafet paramparça olmuş. Birkaç yeni yama da kurtaramaz artık. Ortak hayalimiz olan “parasız, bilimsel, anadilinde eğitim” için yepyeni bir kıyafete ihtiyacımız var. Kaybedecek zamanımız yok. Çünkü artık canımızı tehlikeye atıyorlar gözlerini bile kırpmadan.

İstanbul’dan DEK’li Bir Öğretmen