Yazdır

Önceki gün yıldönümü idi Osman Karatop yoldaşın... Ve onu anmaya gelen bir yoldaşından, gençlik hikayelerini dinledik...

93 yılında işgal edilen bir toprakta Karatop yaşamını sürdürüyordu. Bir tane köpeği vardı adı Şahin, bir tane atı vardı adı Şahin, kendi ismi de Şahin'di. Adana' da kaldığım evde bir gün ablam eşimi arıyor, beni soruyor ve “Karatop çok kötü gelsin hastaneye götürsün” diyor.

İkimiz de aranıyoruz o dönem. Gittim, evde duvarın dibinde büzülmüş ayağa kalkamıyor. “Kalk” dedim kalkamıyor. Etrafta kötüydü çamurdan araba girmiyordu yüz metre kadar. Sırtıma aldım arabaya kadar, doğru hastaneye. Doktor şöyle bir kontrol etti. Bel fıtığı olduğunu düşünüyordu Karatop. “Kalk, sen böbreklerini üşütmüşsün” dedi doktor. Zıpladı kalktı. Çıktığımızda “yoldaş” dedi, “ benim bedenim hasta, bunların beyni hasta”...

Her yerde bizi arıyorlardı ama o hiç susmazdı. Ağzını kapatsan, gözleriyle konuşurdu, gözlerini kapatsan elleriyle... Otobüste durakta hiçbir toplantıda susturamazdın. Karatop farklı bir kişilikti. Tanımayanlar Karatop’u anlamakta zorlanır. Dünyayı Sarsan On Gün kitabındaki Sovyet askeri gibiydi. İki sınıf bilirdi: biri burjuvazi, biri proletarya. Onu bilir ve ona uygun yaşardı. Ona uygun kavga etti, ona uygun toprağa düştü.

Osman yoldaşın en temel özelliği yapamayacağı şeyi söylemez, söylediğini ise yapardı. Bu onun siyasi kişiliğini oluşturdu. Fazla lafı sevmezdi. Genelde eyleme yoğunlaşır, eylemin dışına çıkınca, ona uygun bir politika belirlerdi. Kaçak olduğu dönemde de, tutsak olduğu dönemde de hep bu yanı ağır basardı.

Küçük bir örnek anlatacak olursam: Bir tekstil fabrikasında İplik-İş yetki alıyor. Fabrikanın etrafında çadırlar kuruluyor. Yoldaş, fabrika yönetimi ile anlaşma masasına oturuyor. Patron Karatop yoldaşın durumunu araştırıyor, yoldaşa bir ev, mercedes vs. teklif ediyor. ‘Çok iyi fikir’ diyerek ‘70 değil %100 zam isteyen işçiler bu teklifi kabul ederlerse başım üstüne’ diyor. Balkona çıkıyor, “patronun bana bir önerisi var, diyor ki %100 zam yerine %70 zam verelim, sana da bir tane mercedes ile bir daire verelim. Kabul ediyor musunuz?” diye soruyor... Yuhlamalar gelince “işçiler kabul etmedi” diyor.

Karatop buydu işte. Halkından, sınıfından gizli saklı yaptığı hiçbir şey yoktu. Kavganın içerisinde, örgütlü çalıştığı koşullarda da yoldaşlarına karşı hem açık hem samimi hem de eleştirel yanı baskın bir yoldaştı. Kafasına yatmayan bir şeyi kabul etmezdi, ama bir defa karar altına alındığında ona sonuna kadar riayet ederdi. Kendisine ters olan bir eylem kararı çıktığında, o eylemi, eylemi savunanlardan daha fazla hayata geçirebilmek için kavga verirdi.

Bir yoldaşı