Yazdır

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Mart ayı iş cinayetleri raporunu paylaştı. Mart ayında en az 122 işçinin hayatını kaybettiğini söyleyen İSİG, “Çözüm, işyerinde başlayan ve ülkeye yayılan işçi mücadelesindedir” dedi.

Rapora göre; Ocak ayında en az 144, Şubat ayında en az 128 ve Mart ayında en az 122 işçi olmak üzere; Türkiye’de 2018 yılının ilk üç ayında en az 394 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi…

122 emekçinin 105’i ücretli (işçi ve memur), 17’si kendi nam ve hesabına çalışanlardan (çiftçi ve esnaf) oluşuyor...

Ölenlerden biri, 15 yaşındaki Bolu Kıbrısçık Çok Programlı Anadolu Lisesi 9.sınıf öğrencisi Mehmet Bağatır.. Mehmet Bağatır ailesinin büyükbaş hayvanlarına çobanlık yapmak için okulu bıraktı, hayvanları otlatırken 50 metrelik vadiden dereye düştü…

8 mülteci/göçmen işçi yaşamını yitirirken, ölümler en çok inşaat, taşımacılık, tarım, metal, madencilik, ticaret / büro ve konaklama işkollarında gerçekleşti. En fazla ölüm nedeni yüksekten düşme, trafik/servis kazası ve ezilme/göçük.

“Biz ne istiyoruz?” diye soran İSİG Meclisi, taleplerini

1-Hastalık ve yaralanmaya yol açabilecek iş kaynaklı maruziyetler tespit edilmeli ve önlenmelidir.

2-İşe bağlı hastalıklar teşhis edilmelidir.

3-Tüm hastalıkların içindeki iş kaynaklı etyolojik faktörler tespit edilmeli ve bunlarla işyerlerinde mücadele edilmelidir.

4-İşe bağlı hastalık, yaralanma ve ölümler bireysel ve toplumsal düzeyde, maddi ve manevi, olarak tazmin edilmeli, kurbanlar ve yakınları salt tıbbi olarak değil ekonomik ve sosyal olarak da rehabilite edilmelidir” diyerek sıraladı. Bunun için de öncelikle:

“-İşçi sağlığı temel bir insan hakkı olarak kabul edilmelidir.

-İşçi sağlığı alanında çalışan hekimlerin faaliyeti basitçe bir hizmet sağlayıcılık olarak değil tıbbi ve toplumsal bir sorumluluk olarak görülmelidir.

-İşyeri Hekimleri işverene değil çalışana ve topluma karşı sorumludur. İşverenin işyeri hekimine ödediği ücret hekim sorumluluğunun etik ve toplumsal özünü değiştirmez.

-Hekimlerin, çalışanlara hakkıyla hizmet verebilmesinin asgari koşulunun çalışanın özgürce hekime başvurabilmesi olduğu unutulmamalıdır: iş kaynaklı bir maruziyeti ya da hastalığı varsa baskıya uğrama korkusu olmaksızın tıbbi ve hukuki prosedürleri izleyebilmeli bu hak, açık ve kesin yasal güvencelere kavuşturulmalıdır” denildi.