Yazdır

Hep böyle süreceği sanılır bir gül hikayesinin

Hep böyle sürer gerçi amma bir gün sonu değişir

Turgut Uyar

 

5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü geride bırakırken, meslek hayatımın en değerli anılarından birini sizlerle paylaşmak istiyorum.

İstanbul’da Silivri açıklarında gerçekleşen 5,8’lik depremde okuldaydık. Depremi hisseder hissetmez öğrencileri mümkün olduğunca sakin bir şekilde sınıflardan ve ardından binadan çıkardık. Hiçbir öğretmen sınıfları, katları ve binayı tamamen boşaltmadan dışarı çıkmadı. Daha da çarpıcı olanı ise, kendi çocuğu da aynı okulda olan öğretmenlerden hiçbirisi öğrencileri tahliye etmeden kendi çocuğunun yanına gitmedi. Herkes bahçeye çıktığında ve tüm öğrencileri güvenli alana yerleştirdikten sonra çocuklarına baktılar.

“Meslek içgüdüsü”, “insanın özünde iyi olduğu” gibi başlıklar altında tartışılabilir bu konu.

İnsan özünde iyi midir ya da insanın doğası bencil midir?

Ya da insanın bir doğası var mıdır?

Tartışma daha da derinleştirilebilir. Uzun tartışmaları şimdilik bir kenara bırakmak istiyorum. Bence insan, kapitalist sistemin her türlü kirine, pasına karşı direniyor. Temiz kalmak, insan kalmak için büyük çaba harcıyor. Ama bu direnişi zafere götürmek bu sistemin içinde salt ahlaki iyilik mücadelesiyle mümkün değil. Salt ahlaki mücadelenin sınırları, iyi-kötü kavgasının nihayetini belirleyemez.

İyi-kötü kavramlarını nereden tutarsanız tutun, toplumsal yaşamdan ve sistemden bağımsız olamaz. Kapitalizm, insanları sadece iktisadi anlamda kötü bir yaşama mahkûm etmez. Ahlaki kötüye de tekabül eden bir sistemdir. En basit örnekle kar hırsı ve sömürü bencilliği kaçınılmaz kılar. Bu noktada “iyi kalma uğraşı”, kendi dünyanla sınırlı bir uğraştır. Ya da kendi sınırlarını aştığını düşündüğün “çevreyi, doğayı koruma uğraşı” da yine belirli sınırlara mahkûm bir uğraştır, direniştir.

En küçük sınırlardaki iyi olanın zaferi de, en büyük sınırlardaki iyi olanın zaferi de bütünsel bir iyinin zaferine mahkûmdur. Bu bağlamda iyi, iktisadi olarak da ahlaki olarak da sosyalizmde vücut bulur.

Eğitim emekçisi meslektaşlarım,

Mutlu olmadığınızı biliyorum. Kendi canınızı hiçe saydığınızda dahi tek bir güne sıkıştırılmış bir mutluluk vaat ediyorlar bize. Geleceğin nesillerini yaratmamıza rağmen geleceksizleştiriyorlar bizi. Peki, hep böyle mi sürecek? Hep böyle mi sürer sanıyorsunuz? Sürmez! Sonu değişir gül hikâyesinin.

Ben DEK’li bir öğretmenim. Komitem bana yol gösteriyor. Örgütlü ol, güçlü ol diyor. Ben de komitemin çağrısını yineliyorum sizlere; emekçiler en öne, komitelere!

Tek bir güne sıkıştırılmış göstermelik mutlulukların müsebbibi bu sistemi gelin el ele yıkalım. Kapitalizmin memuru değil, devrimin öğretmeni olalım.

DEK’li Bir Öğretmen