Kocaeli İşçi Sağlığı ve İşçi Güvenliği Meclisi (İSİG), 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda eylem yaparak çocuk işçiliğe, gençlerin güvencesiz çalıştırılmasına son verilmesi için mücadele çağrısı yaptı.
2024 1 Mayıs’ı yaklaşırken İstanbul’un işçi, emekçi bölgelerinde, kent meydanlarında 1 Mayıs çalışmaları hız kazanmış durumda.
Kadın işçilerin öncülüğünde şekillenen Agrobay Seracılık‘taki mücadele, içeride kalan ödenmeyen ücret ve yıllık izin alacaklarının ödenmesiyle ilk önemli kazanımını elde etti. Agrobay Seracılık’ta sendikaya üye olmanın bedeli işçilere kod 46 ile...
Basına yönelik saldırılar devam ediyor. Günün ilk saatlerinden itibaren, Kürt medyasına ve emekçilerine yönelik saldırılar başladı.
İzmir Kemalpaşa’da bulunan Abalıoğlu-Lezita’da greve çıkan işçilerin mücadelesi 50’li günlerine ulaştı.
Çocuk ve genç işçiliğine ve iş cinayetlerine karşı eyleme geçen İSİG Meclisi, çocuk işçiliğin yasaklanması, eğitime verilen bütçenin artırılması, MESEM projesine son verilmesini istedi. İSİG Meclisi ayrıca, çocuk işçiliğine karşı 1 Mayıs'ta tüm...
Kadıköy'de açıklama yapan Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Ocak ayında söz verilen taban maaşı haklarını sordu. Öğretmenler haklarından vazgeçmediklerini ve alıncaya kadar her yerde olmaya devam edeceklerini vurguladı.
2007 yılında, Sibelimizin annesi Sakine Sürücü ile yapılan bir söyleşiyi, ve annemizin anlatımlarını paylaşıyoruz:
“İnsanın idealleri uğruna yaşamasıyla, ölmesi arasında bir fark görmüyorum”... Ölüm Orucu eylemlerinde, eyleminin 122. gününde ölümsüzleşen Sibel Sürücü’nün sözleriydi bu sözler...
Aralarında Mücadele Birliği Platformu’nun da yer aldığı 2024 1 Mayıs Taksim Platformu, 1 Mayıs’ın tarafı olan tüm güçlere çağrı yaparak bu sene 1 Mayıs’ın Taksim’de kitlesel olarak geçebilmesi için bir çağrı yayınladı.
Cumartesi Anneleri/İnsanları, Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdikleri 995. hafta eylemlerinde, 14 Nisan 1995 tarihinde Van'da JİTEM tarafından beyaz Toros'la kaçırılarak gözaltında kaybedilen iş insanı Kadir Keremoğlu'nun akıbetini sordu.
Filistinli sendikalar, tüm emek örgütlerini, “1 Mayıs'ta Filistin'in Kurtuluşuyla Dayanışma İçin” bu çağrıyı imzalamaya ve 2024 1 Mayısını “Filistin Direniş İşçileri Günü” olarak kutlamaya davet ediyor.
17 Nisan günü sabaha karşı saat 04.00'te, ABD’de yüzlerce Colombia Üniversitesi öğrencisi kampüsün ana bahçesinde bir "Gazze Dayanışma Kampı" kurdu. Öğrenciler, Üniversite İsrail'den çekilene kadar burada kalacaklarını duyurdular.
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla çocuklardan “güvenlik”, “istihbarat” ve “gizli ajan” kelimelerini resimle ya da mektupla kağıda dökmelerini istedi.
Mücadeleci 10 Sendika bir araya gelerek 1 Mayıs'ta Taksim'de buluşma çağrısında bulundu. Yıllardır işçi ve emekçilere yasaklanan Taksim Meydanı'nı için "Geri alacağız, Taksim bizimdir” denildi.
Bakmayın küçük ortağın ulu orta savurduğu tehditlere. Ya da “Beştepe-Elysee Savaşı”nda cümle devlet erkanının, hükümet ve muhalefet parti görevlilerinin can siperane cumhurbaşkanını sahiplenmelerine. Dört başı mamur bir çöküş yaşıyor dinci faşizm, ve onunla birlikte bir bütün olarak Türk tekelci kapitalizmi.
Hem içerde hem dışarda yaşanan çöküş, pandeminin iyice derinleşmesiyle birlikte her alana yansımaya, her alanda kendini göstermeye başladı. Sadece bir kaç konu başlığını saymak kafi.
Libya’da uygulanan İhvanı destekleme temelindeki politika tamamen çöktü. Son ateşkesin ardından çöküş, diplomatik ve psikolojik bozguna dönme yolunda.
Karabağ (Artsakh) savaşı, dinci faşizmin bir başka “macerası”. Adım adım bu cephede de işler bozguna gidiyor. Elinin altındaki kiralık katil sürüsü dinci çeteleri oradan oraya taşıyarak el güçlendirme, pay kapma, “güç siyaseti” uygulama hevesleri, uzun erimde sürekli boşa düşüyor. Günün sonunda dinci faşizm, bu kiralık katil sürüleriyle bir başına kalacak. Rusya’nın, Kafkaslar’a yöneltilen bir silah olarak bu paralı katillere göz yummayacağı kesin. “Diplomatik uyarılar” sonrasında bizzat “füzelerle uyarı” faslına geçti bile Rusya.
Önce “stratejik ortak değil, partner” çıkışı... Ardından önce Cerablus, ardından İdlib’te esaslı bir “füze diplomasisi”... üstelik hatırı sayılır ölçeklerde! Gözünün içine baka baka, Ankara’nın adamlarını bombaladı Rusya.
Doğu Akdeniz dosyası malum. İnanılmaz bir yoğun çaba, meydan okuma, iki ileri bir geri, bir ileri iki geri salınımlar eşliğinde varlığını kanıtlama çabası... Sonuç? Tam bir yalnızlık.
Doğu Akdeniz’de, Libya’da, Lübnan’da sürtüşme yaşayıp durduğu Fransa ve Macron imdada yetişti hemen. Müsamerelere yakışacak düzeyde bir performans sergiledi dinci faşizm. Düzey ise adeta yerlerde süründü. İnanılmaz bir sokak ağzı, tam bir lümpenlik, devletin en üst katlarında vücut buldu. İş, bayağı küfürlere döküldü. “Asrın dünya lideri” ve adamlarının düzeyi (ve onlar eşliğinde faşist devletin düzeyi) tüm dünyaya ilan edilmiş oldu.
Fransa’da IŞİD’çi caninin bir öğretmenin kafasının kesmesiyle alevlenen gerilimde, Türk hükümeti ve Saray, hiçbir demagojinin örtemeyeceği bir şekilde IŞİD saflarında yer aldı. Sözde bu olaylar ve Muhammed karikatürü protestosu üzerinden kendi kitlesini konsolide edecekti. Meydanlara çıka çıka IŞİD’çiler çıktı. (Antep ve Serekaniye gösterilerine bakınız.)
Saray’ın başı ve onu takiben bütün avanesi, faşizme karşı esti gürledi. Macron’un, hatta Merkel’in ne faşistliği kaldı, ne İslam karşıtlığı. Eşantiyon Vilders ise garnitür niyetine harcandı gitti!
Pandemi ile alabildiğine şiddetlenen devrimci kriz, burjuvazinin de dinci faşist hükümetin elinden her türlü ideolojik argümanı alıyor. İktidarın “en hassas konu” diye piyasaya sürdüğü konular bile istenen etkiyi yaratmıyor. Her adım, her manevra, dinci faşizmin altının bomboş olduğunu kanıtlıyor. Her geçen gün kitle tabanı eriyor, daralıyor. Bizzat RTE sokağa çağırıyor, boykota çağırıyor insanları. Gele gele IŞİD’çi katiller geliyor!
Pandemi ile birlikte zirve yapan işsizlik ve açlık burjuva sınıfın egemenlik krizini ve çöküşünü derinleştiriyor. Artık iş, pratik cüretkar adımlara, atılımlara kalmış durumda. Bunca birikmiş öfke, bunca çözümsüz dert tasa, tek bir kanalda birleştiği anda önünde hiçbir bent duramaz. Bu kanalları açmak için cüretli çıkışlara ihtiyaç var.
Şimdi cüretkar atılımlarla öne fırlama zamanı, şimdi devrim zamanı.