Buna bir politik müflisin ayakta kalma çırpınışı da denebilir. Yerel seçimlerde uğradıkları politik hezimetten, uğradıkları derin hayal kırıklığından sıyrılmanın yolu olarak, TİP, “yeni bir hikaye” yazmaya hazırlandığını ilan etti. ...

(...)

Gerçek Bir Hikaye

Bir kadın tanırdık. Biz ona “ana” derdik, o bize “yoldaş”. Biz onu sanki, hep kaderinde yazılı gibi duran “analık” görevine layık görürdük, onu bu şekilde yücelttiğimizi sanırdık; verdiğimiz tek şeydi sevgi. O bize daha fazlasını, sevgisiyle beraber bütün yeteneklerini de vermeye hazırdı. Bu yoldaşlık durağına çok uzun bir yoldan gelmişti ve -biliyor musunuz sevgili okur- yalnızca tek bir sözcüktü ona kanatlar takıp dağları dağları aştıran. Bu “tek bir söz”ün hikayesi, aslında milyonların hikayesiyle aynı.

Yoldaş ana, 30 yıllık evliliğinde belki de her gün dayak yemiş, aşağılanmıştı. Karşılığında kocasına günde belki on çeşit yemek yedirirdi. Çevrede onun için, “yıkadığı giyilir, pişirdiği yenir” denilirdi ya, işte emekçi kadınlarımıza bu, köhne toplumun sunup sunabileceği en büyük tahttı. Ama karşılığı dayakla, acıyla, aşağılanmalarla ödenmiş bir tenekeden taht. Yoldaş ana, cezaevindeki çocuğunu bile, kocasından izin almadan ziyaret edemezdi. Cezaevinde gördükleri, duydukları, içindeki yanardağı harekete geçirdi ya, korku dağlardan daha büyük. İşte o tek söz, tüm sihirlerden büyük gücüyle, kilitli kapıları tek tek açacaktı. Günlerce, aylarca düşündü, korktu, çekindi, vazgeçti, ama her seferinde yaşamını değiştirecek o tek sözün kapısında buldu kendini.

Sabırlı ol sevgili okur, o tek sözcük, öyle olağanüstü güzellikte, Olimpos dağındaki tanrılar tarafından örste dövülüp, sedef kakmalı kutularda sunulan o olağanüstü şiirsel sözlerle uzaktan yakından akraba değil. Emekçi bir kadının yaşamında olağanüstü bir şeyler varsa, aşağılanmadır, dayaklar ve horgörmelerdir ve bütün bunların karşısında gösterilen olağanüstü sabır, fedakarlık ve sorumluluk duygularıdır. Oysa o tek söz basitti, kocasına, “ben gitmek için izin istiyorum” değil, “gidiyorum, haberin olsun” diyecekti. Bu denli basit bir söz, yılların dayak ve aşağılanmalarının intikam kılıcı gibiydi. Ve bu daha ilk darbe, alınan ilk taksitti. Sırtından büyük bir dağ kalkmış gibi ferahladı, kendine güveni geldi. Ve düşlerinde bile korktuğu koca figürünün, içi boş bir çuval gibi yıkılışını izledi. İzledik. Yolculuğuna böyle çıktı. Onyılların sabrı, fedakarlığı ve sorumluluk duygusu, artık başka bir dünyanın yaratılması için harekete geçiyordu, köhne bir toplumun acılarına katlanmak için değil.

Kırın zincirlerinizi emekçi kadınlar, içine hapsolduğunuz saksıları kırın, bu saksı kristalden bile yapılmış olsa. Her şeyiyle yüzyılların yalanları ve alışkanlıkları üzerine kurulu bu ezilmişlik, işte bazen böyle tek bir sözle yerle bir olur. Özgürlüğe giden yol, işte böyle küçük adımlarla başlayan uzun bir maratondur. Köhnemiş düzenin kristal vazosudur kadının ezilmişliği. Kırıldığında, cam parçaları kimilerinin ayaklarını kanatacak. Gorki diyor ki: “Analara acımayın!”. Bir ekleme yapalım bu söze sevgili okur. Şöyle diyelim: “Kadınlara Acımayın!”.

(...)

NOT: Umut Çakır’ın 2-16 Mart 2005 tarihli Y.E.Mücadele Birliği Dergisi’nin 36. sayısında yayınlanan “Kadınlara Acımayın” makalesinden alıntı yapılmıştır. Bahsi geçen “Ana” Hüsniye Anamızdır.

Filistinli sendikalar, tüm emek örgütlerini, “1 Mayıs'ta Filistin'in Kurtuluşuyla Dayanışma İçin” bu çağrıyı imzalamaya ve 2024 1 Mayısını “Filistin Direniş İşçileri Günü...

17 Nisan günü sabaha karşı saat 04.00'te, ABD’de yüzlerce Colombia Üniversitesi öğrencisi kampüsün ana bahçesinde bir "Gazze Dayanışma Kampı" kurdu. Öğrenciler, Üniversite İsrail...

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla çocuklardan “güvenlik”, “istihbarat” ve “gizli ajan” kelimelerini resimle ya da mektupl...

Günümüzde dünyanın herhangi bir köşesinde yaşanan önemli bir olay hem hızla duyulmakta hem de başka coğrafyalar üzerindeki etkileri hızla açığa çıkmakta. Dolayısıyla da emekçi ...

Mücadeleci 10 Sendika bir araya gelerek 1 Mayıs'ta Taksim'de buluşma çağrısında bulundu. Yıllardır işçi ve emekçilere yasaklanan Taksim Meydanı'nı için "Geri alacağız, Taksim bizimd...

“Öldürmenin pek çok yolu vardır. Karnına bıçak saplamak, ekmeğini elinden almak, hastalığını iyileştirmemek, kötü koşullarda yaşatmak, ölesiye çalıştırmak, intihara sürükle...

Yeni tanıştığımız, belediyeye bağlı bir taşeron şirkette çalışan işçi anlatıyor, “İki üniversite bitirdim, 26 bine çalışıyorum. Yol-yemek çıkarsan asgari ücret işte. Bu ...

  17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü'nde Antep'te bıçaklı saldırı sonucu yaşamını yitiren Dr. Ersin Arslan ve şiddet nedeniyle yaşamını yitiren sağlık emekçileri a...

İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Açlığın, sömürünün, geleceksizliğin giderek arttığı bugünlerde milyonlar işçi, emekçi her g...

Arama

 

LENİNİST TEORİ

ÖNSÖZ

           Tüm Sayılar

Yeni Kitaplarımız

E-Kitap

Tüm E-Kitaplar için resme tıklayınız...

Devrimin Çağrısı

 

Editoryal 2023-2

 

Zafere Kadar Genç Yoldaş

Ukrayna Kimin Savaşı

 

Dergilerle Kısa Tarih